Allah Dualara Cevap Verir Mi?
Sevgili ziyaretçimiz, bu makalemizde, ”Tanrı’nın dualarımıza cevap verip vermeyeceği’ sorusunu Hristiyan bakış açısıyla irdeleyeceğiz. Bizim temel kaynağımız Tanrı sözü olan İncil’dir. Eğer kargo dahil ücretsiz İncil almak isterseniz aşağıdaki linkten formu doldurmanız yeterlidir. Size iyi okumalar diliyoruz.
Tanrı, çocuklarının dualarına cevap vereceğini vaat etmiştir. O’nun çocukları, yaşamına O’nu alan ve O’nu takip edenlerdir.
Tanrı, Senin Dualarına Cevap Verir Mi?
Şimdiye kadar hiç, gerçekten Tanrı’ya güvenen birisini tanıdın mı? Benim ateist olduğum zamanlarda, bir kız arkadaşım her hafta bir şey hakkında dua ederdi ve Tanrı’nın bunu sağlamasını beklerdi. Çünkü o Tanrı’ya güvendiğini söylüyordu. Ben de her hafta arkadaşımın duasını cevaplamak için Tanrı’nın olağan dışı bir şey yaptığını görürdüm. Her hafta aynı şeyi gözlemenin, bir ateist için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyor musun? Kısa bir süre sonra, “tesadüf” bu durumu açıklamak için çok zayıf bir düşünce gibi görünmeye başladı.
Peki Tanrı benim arkadaşımın dualarını neden cevaplıyordu? Bulduğum en büyük sebep, arkadaşımın Tanrı’yla ilişkisinin olması, Tanrısını dinlemek ve O’nu takip etmek için bir yüreğe sahip olmasıydı. Başka bir ifade ile arkadaşım, Tanrı’nın hayatına müdahale etme hakkına sahip olduğunu düşünüyor ve bundan da memnuniyet duyuyordu! Bu nedenle, dua ettiği zaman dua konularını, ihtiyaçlarını, sorunlarını Tanrı’nın önüne getirmekten çekinmiyordu. Üstelik Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın kendisine bu şekilde güvenilmesini istediği okumuş ve ikna olmuştu.
Kutsal Kitap’ın şu ifadelerini, onun hayatında görebiliyorduk: “Tanrı’nın önünde güvenimiz şu ki, O’nun isteğine uygun ne dilersek bizi işitir.” (1. Yuhanna 5:14), “Çünkü Rab’bin gözleri doğru kişilerin üzerindedir. Kulakları onların yalvarışını işitir. Ama Rab kötülük yapanlara karşı durur.” (1. Petrus 3:12).
Engel
Tanrı herkesin dualarını niye cevaplamaz? Bunun sebebi, onların Tanrı ile bir ilişki içinde olmaması olabilir. İnsanlar Tanrı’nın var olduğunu bilebilir, hatta zaman zaman Tanrı’ya tapınabilirler bile. Ancak dualarının asla cevaplanmadığını görenler, belki de asla O’nunla gerçek bir ilişki içine girmemişlerdir. Daha da ötesi, onlar Tanrı’nın kendilerine sunduğu bağışlanmaya asla sahip olmamış ve hala daha günahlarında ölü olabilirler. Konumuz ile ne alakası var, diyorsanız, şu ayeti okuyun: “Çünkü sana çok kez başkaldırdık, Günahlarımız bize karşı tanıklık ediyor, İsyanlarımız hep yanı başımızda. Suçlarımızı kabul ediyoruz.” (Yeşaya 59:12)
İnsanlar Tanrı’dan bir şey istemek için O’na döndüklerinde, genellikle şu durum gerçekleşir, “Gerçekten Tanrım, benim bu problemde Senin yardımına ihtiyacım var…” bir an durulduktan sonra da, dua şöyle devam eder, “Ben gerçekte, benim bunları sana sormak için doğruluğa sahip olmadığımı, mükemmel bir kişi olmadığımı biliyorum…” İnsanların içinde kişisel günahın ve başarısızlığın bilinci vardır. Kişi, Tanrı’nın da bunu bildiğini bilir. İçinde bir his vardır, “Ben kimi kandırıyorum?” Onların bilmediği şey bütün günahlarına karşılık Tanrı’nın bağışlanmasının nasıl alınacağıdır, O’nunla nasıl ilişki kurulacağıdır, Tanrı’nın onları nasıl duyacağıdır. Tanrı’nın duaları cevaplamasının temeli budur. Ancak yapılması gereken ilk adım, O’nunla bir ilişkiye başlamaktır.
İlişkiler Neden Önemlidir?
Atilla isimli bir kişinin, hiç tanımadığı Boğaziçi Üniversitesi’nin dekanı Hakan beye gidip kendisinin alacağı araba kredisi için kefil olmasını istediğini düşünelim. Atilla’nın bu teklifinin kabul görme şansı sıfırdır (eğer Hakan beyin akıl sağlığı yerinde ise.) Ancak aynı gün Hakan beyin kızı Melisa gelip babasından alacağı araba için kendisine kefil olmasını isterse, durum tamamen farklı sonuçlanacaktır.
Tanrı’da olan bir insan, Tanrı’nın çocuğudur ve Babası onun dualarını duyar:
“Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba’yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm… Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz.” Yuhanna 10:14, 27-28
Tanrı’yı gerçekten tanıyor musun?
O seni tanıyor mu? Dualara cevap alabileceğin türden bir ilişkiye sahip misin? Yoksa Tanrı senin için hayli uzak bir kavramdan mı ibaret? Eğer Tanrı uzaksa, O’nu bildiğini söyleyemezsin. O’nunla hemen bir ilişkiye başlamalısın.
Tanrı Kesinlikle Duanı Cevaplayacak Mı?
O’na güvenenler için, İsa Mesih çok cömerttir, ”Siz bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir.” (Yuhanna 15:7) O’nda kalmak demek, yaşamlarımızı O’nun varlığının bilincinde yaşamamız demektir. O’na güvenmek ve O’nun sözlerini dinlemek demektir. Ancak o zaman O’ndan bir şeyler isteyebiliriz. Bir de şu ayete bakalım, ”Tanrı’nın önünde güvenimiz şu ki, O’nun isteğine uygun ne dilersek bizi işitir. Her ne dilersek bizi işittiğini bildiğimize göre, O’ndan dilemiş olduklarımızı aldığımızı da biliriz.” (1. Yuhanna 5:14-15) Tanrı kendi isteğine, aklına, sevgisine ve O’nun kutsallığı uygun olarak dualarımız cevaplar.
Sorun, bazı şeyler bize mantıklı geldiği için, bizim Tanrı’nın isteğini bildiğimizi sanmamızda yatmaktadır! Bazı dualarımıza kesinlikle ve sadece tek bir cevap olduğunu sanırız ve bu cevabın Tanrı’nın isteği olduğunu düşünürüz. İşte işler bu noktada zorlaşır. Bizler zaman ve bilgi sınırlarının içinde yaşarız. Belli bir durum hakkında sınırlı bir bilgimiz vardır ve bu olayın gelecekteki etkilerini bilmemiz zordur. Tanrı ise sınırlı olmayandır. Bir olayın yaşamı veya tarihi nasıl etkileyeceği, sadece O’nun bildiği bir şeydir. O’nun maksatları bizim hayal edebileceğimizin ötesinde olabilir. Ancak bizim istediğimiz her şeyin O’nun da isteğini sanıp, Tanrı’nın her istediğimizi basitçe yapmasını bekleyemeyiz.
Tanrı Ne Yapmaya Meyillidir?
Tanrı’nın niyetleri hakkında sayfalarca yazı yazılabilir. Kutsal Kitap’ın tümü Tanrı’nın, O’nunla nasıl bir ilişkiye sahip olmamızı istediği ve bize vermek istediği hayat hakkındadır.
Birkaç örneğe bakalım:
Yeşaya 30:18, “Yine de RAB size lütfetmeyi özlemle bekliyor, Size merhamet göstermek için harekete geçiyor. Çünkü RAB adil Tanrı’dır. Ne mutlu O’nu özlemle bekleyenlere!”
Mezmurlar 18:30, “Tanrı’nın yolu kusursuzdur, RAB’bin sözü arıdır. O kendisine sığınan herkesin kalkanıdır.”
Mezmurlar 147:14, “Sınırlarını esenlik içinde tutar, Seni en iyi buğdayla doyurur.”
Tanrı’nın sana karşı olan sevgisini ve adanmışlığını şu ayetlerden anlayabilirisin:
Yuhanna 15:13, “Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.”
Romalılar 8:32, “Öz Oğlunu bile esirgemeyen, O’nu hepimizin uğruna ölüme teslim eden Tanrı, O’nunla birlikte bize her şeyi de bağışlamayacak mı?”
Ya, “Cevap”sız Dualar?
İnsanlar hasta olur, hatta ölür. Mali problemler gerçektir, birçok sorun karşımıza çıkabilir. O zaman ne yapmalıyız?
Tanrı, O’na bizim meselelerimizi vermemizi söylemiştir. Durumunun en kederli olduğu anda, ”Bütün kaygılarınızı O’na yükleyin. Çünkü O sizi kayırır.” (1 Petrus 5:7) demektedir. Koşullar kontrol dışında gibi gözükebilir, ancak durum böyle değildir. Tüm dünya yıkılırken bile, Tanrı bizim yanımızdadır. İşte bir kişinin, Tanrı’da olduğu için en çok şükretmesi gerektiği anlar, bu zor anlardır, “Uysallığınız bütün insanlarca bilinsin. Rab’bin gelişi yakındır. Hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, Tanrı’ya dua edip yalvararak şükranla bildirin. O zaman her türlü kavrayışı aşan Tanrı’nın esenliği Mesih İsa aracılığıyla yüreklerinizi ve düşüncelerinizi koruyacaktır.” (Filipeliler 4:5-7)
Tanrı, senin hayal bile edemeyeceğin şekilde sorunları halledebilir. Muhtemelen herhangi bir Hristiyan bu konuyla ilgili, kendi yaşamlarından sayısız örnek sunabilir. Eğer kötü gözüken koşullarda düzelme olmazsa, Tanrı bize bu fırtınanın ortasında bile huzurunu verir. İsa Mesih şöyle demiştir, ”Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın.” (Yuhanna 14:27).
Koşulların hala daha zor olduğu zamanlarda, işte tam o noktada, Tanrı Kendisine güvenmemizi; Kutsal Kitap’ın dediği gibi, imanda yürümemizi istemektedir. Ancak bu, kör bir iman değildir. Bu iman, bu güven; Tanrı’nın karakterinden kaynaklanmaktadır. Boğaz köprüsünü geçen bir arabanın ağırlığını köprü yüklenir. Sürücü ne hissetse de, denize düşünse de, bu önemsizdir. Arabayı emniyete alan köprüdür, köprüye çıkan şoför de köprüye güvenmiştir.
Aynı şekilde Tanrı’da, O’na; merhametine, sevgisine, bilgeliğine, doğruluğuna güvenmemizi ister:
Yeremya 31:3, “Seni sonsuz bir sevgiyle sevdim, Bu nedenle sevecenlikle seni kendime çektim.”
Mezmurlar 62:8, “Ey halkım, her zaman O’na güven, İçini dök O’na, Çünkü Tanrı sığınağımızdır.”
Özet…
Tanrı, çocuklarının dualara cevap vermeyi vaat etmiştir. O’nun çocukları, yaşamına O’nu alan ve O’nu takip edenlerdir. O; tüm sorunlarımızı, endişelerimizi O’na getirmemizi istemektedir. Kendisi bu dualara Kendi isteğine ve karakterine uygun olarak cevap verecektir. Zorluklarla karşılaştığımızda, sorunlarımızı O’na iletiriz ve her koşulda O’nun sağlayacağı esenliği yaşarız. Bizim umudumuzun ve imanımızın kaynağı, Tanrı’nın karakteridir. O’nu daha çok tanıdıkça, O’na daha fazla güvenmeye meyilli oluruz.