Milliyetçilik ve Hristiyanlık


Sevgili ziyaretçimiz, bu makalemizde Milliyetçilik kavramlarını Hristiyan bakış açısıyla irdeleyeceğiz. Bizim temel kaynağımız Tanrı sözü olan İncil’dir. Eğer kargo dahil ücretsiz İncil almak isterseniz aşağıdaki linkten formu doldurmanız yeterlidir. Size iyi okumalar diliyoruz.

Talep Formu

Milliyetçilik Nedir?

Milliyetçilik bir siyasal görüştür ve insanların milli vicdanlarını harekete geçirir. Siyasal ve kültürel bağımsız isteklerin üzerine kurulmuş bir hareket temeldir.

Elbette ki bir kişinin ülkesini, önderlerini dengeli bir biçimde sevmesi çok doğaldır. Atatürk Türkiye’sinde, ülkenin birliği ve beraberliğine sahip çıkmak, ülke değerlerini sevmek, Atatürk ilkelerini sevmek güzeldir. Mustafa Kemal Atatürk her şeyden önce Türk halkının kendine güvenebilmesini sağlamıştır. “Ne mutlu Türküm diyene” sözü ile ülkemizde yaşayan bütün insanların bu ülkenin evladı olduklarını hissettirme amacını gütmüştür. Böylelikle bu ülke topraklarında insanların birbirlerine saygı içinde, mümkün olduğunca eşit şartlarda yaşamalarını arzulamıştır.

Önemli olan, bu milliyetçiliğin aşırı ve kötü anlamda gurura neden olabilecek bir milliyetçilik olmamasıdır. Çünkü hiçbir millet bir diğer milletten üstün değildir. Kutsal Kitap bize bunu öğretmektedir. Bu nedenle milletimizi sevmek, ülkemizi sevmek çok önemlidir. Ama başka milletleri aşağılamak, kendini en üstün millet addetmek; bir Hristiyan’a uygun olmayan bir karakterdir.

Bir İmanlı Her Şeyden Önce Allah’a Tabi Olmalıdır

İmanlı olarak bizler hükümetlerimize tabi olmalıyız. Bu zaten Rab’bimizin öğretisi olduğuna göre, bunu yaşamak Allah’a tabi olmak demektir. Bu nedenle, imanlı biri en iyi vatandaş olmalı, da diyebiliriz. Yine de bir imanlının tam anlamıyla tabi olması gereken kişi Allah’ın kendisidir. Allah için olan sevgimiz, ülkemiz için olan sevgimizi de pekiştirmektedir.

Milliyetimiz Ruhsal Anlamda Bizim Kurtulmamızı Sağlayamaz

Ülkeler ve milletler Allah’ın orijinal yaratılış planında yer almamaktadırlar. Yaratılıştan sonra insan tarihinin gelişimi içinde milletler gelişmişlerdir. Tarih içinde milletlerin de değişim gösterdiğini görmek mümkündür. Dahil olduğumuz milliyet bizi ruhsal anlamda kurtuluşa erdiremez. Milletler gelir ve milletler gider. Oysa kurtuluş yalnızca Mesih İsa aracılığıyla söz konusu olabilir. Yalnızca İncil’in müjdesi gerçek anlamda bu dünyada barış ve esenlik getirebilecektir. Milli kimliğimiz bize bunu sağlayamamaktadır.

Bir İmanlının Ülkesine Karşı Olan Sevgisi Sezgin Olmalıdır

Mesih İsa’da kurtuluşa kavuşmuş bir inanlı yine Mesih İsa’nın öğretisi doğrultusunda kendi ülkesine, kendi kültürüne karşı büyük bir sevgi ve saygı göstermek durumundadır. Yalnız bu sevgi ve saygı kör bir sevgi ve saygı değildir. Ülkesi ve kültürünün sahip olduğu bütün güzel değerleri övecek ve bu değerlere sahip çıkacaktır. Ama eğer ülkesi insanlara eziyet etmeye, başka insanları öldürmeye, ırkçılık, ayrımcılık yapmaya kalkıyorsa, yine İncil’in sınırları içinde bu görüşlere, bu uygulamalara elinden geldiğince tepki gösterilmelidir.

Nazi Almanya’sındaki uygulamalara tepkisini gösteren Dietrich Bonhoeffer, bu konuda çok iyi bir örnektir. Hitler’in ırkçı milliyetçiliğine karşı konuştuğu için de idam edilmiştir. Bu Hristiyan önder, hiç kuşkusuz ülkesini seven bir insandı. Ama ne yazık ki, ülkesi kötü bir yöneticinin elinde kötülük yuvasına dönmüştü. Kutsal Kitap’a iman eden bir Hristiyan önder olarak, bulunduğu konuma yakışır bir biçimde bu duruma sözleriyle tepki gösteriyordu. İşte bu nedenle de canından oldu. Görüldüğü gibi burada bize güzel bir örnek bulunmaktadır. Gerçek milliyetçi ülkesinin hayrını isteyen kişidir. Ruhsal ve ahlaksal açıdan ülkesi, insanının gelişimini istemektedir.

Gerçek Bir Milliyetçi Başka Milletlere Saygı Göstermelidir

Yukarıda bahsettiğim gibi milliyetçilik dünyaya bakışı dar görüşlü olmayan kişidir. Kendi milletinin güzel özelliklerini sevdiği, beğendiği ve övdüğü gibi, başka milletlerinde güzel yanlarını görebilecek yetenektedir. Özellikle Hristiyan biri farklı milletlerden olan samimi Hristiyanlarla birlik hissi içinde olabilmelidir. Bu his içinde de farklı kültürlerin, farklı milliyetlerin engel teşkil etmemesi esastır.

Esen Kalın