Hristiyanlara Göre Tanrı Yorulur Mu? Güreşir Mi?


Sevgili ziyaretçimiz, bu makalemizde Tanrı’ya atfedilen insani sıfatlar konusundan bahsedeceğiz. Bizim temel kaynağımız Tanrı sözü olan İncil’dir. Eğer kargo dahil ücretsiz İncil almak isterseniz aşağıdaki linkten formu doldurmanız yeterlidir. Size iyi okumalar diliyoruz.

Talep Formu

Tanrı Yorulur Mu?

Sizin de aklınıza hiç, ”Tanrı yorulur mu?” sorusu geldi mi? Müslümanlar Hristiyanlar’a sorarlar “Tanrı yorulur mu hiç, ayrıca Tanrı pehlivan mı ki güreşsin. Haşa!” Tanrı’nın bu insansal sıfatları Kutsal Kitap’ta ne arıyor?

Tevratta bu, “dinlenmek” için kullanılan eski İbranice ifade, “Şabat”tır. Aslında bugünkü dillere tam anlamını verecek şekilde çevrilemez, ama en yakın anlamları, “durmak, kesilmek, bitmek, durdurmak, çekilmek” şeklindedir. Ayette esas olarak verilmek istenen anlam şunlara yakındır: Tanrı’nın yaratmayı durdurması, ”yaratma işinden çekilmesi”… Tam olmasa da anlatılmak istenen budur.

Önemli bir eski İbranice sözlüğü ve kitabı olan “The enhanced Stron’s Lexicon”  adlı kitapta, “Şabat” sözcüğünü 71 kere kulanmıştır. 47 kere, “durdurmak, çekilmek” anlamında kullanılmasına rağmen, sadece 11 kere, “rest” yani dinlenmek şeklinde çevirmiştir. “The theologicial Wordbook of Old testament” (Eski Ahit’te geçen çeşitli ayetlerde kullanılan kelimeleri ve bunların tarihsel olarak ne zaman kullanıldığını ve anlamlarını açıklayan kitap) bu kelimenin anlamının ve Eski Ahit teki kullanılışının, “Durdurmak, çekilmek” olduğunu belirtmiştir. Basitçe bu ayetin anlamı, Tanrı yaratmayı durdurdu” dur.

İkinci olarak:

Tevrat’ta geçen bir ayette, “Tanrı ile güreşti” anlamı vardır ve Müslümanların görüşü şu şekildedir, “Haşa! Tanrı pehlivan mı ki güreşsin”(!)

Tabi ki olay bu değildir. Ayetlere bakılırsa:

“Böylece armağanı önden gönderip GECEYİ KONAKLADIĞI YERDE GEÇİRDİ. Yakup O GECE KALKTI; iki karısını, iki cariyesini, on bir oğlunu yanına alıp Yabbuk Irmağı’nın sığ yerinden karşıya geçti. Onları karşıya geçirdikten sonra sahip olduğu her şeyi de geçirdi. Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. BİR ADAM gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. Yakup’u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup’un uyluk kemiği çıktı.
Adam, “Bırak beni, gün ağarıyor” dedi. Yakup, “Beni kutsamadıkça seni bırakmam” diye yanıt verdi. Adam, “Adın ne?” diye sordu. “Yakup.” Adam, “Artık sana Yakup değil, İsrail denecek” dedi, “ÇÜNKÜ TANRIYLA, İNSANLARLA GÜREŞİP YENDİN.” Yakup, “Lütfen adını söyler misin?” diye sordu. Ama adam, “Neden adımı soruyorsun?” dedi. Sonra Yakup’u kutsadı. Yakup, “Tanrı’yla yüz yüze görüştüm, ama canım bağışlandı” diyerek oraya Peniel adını verdi. Yakup Peniel’den ayrılırken güneş doğdu. Uyluğundan ötürü aksıyordu. Bu nedenle İsrailliler bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki siniri yemezler. Çünkü Yakup’un uyluk kemiğinin başındaki sinire çarpılmıştı” (Yaratılış 21:32)

İlk önce söylenmelidir ki, bu olay bir rüya olabilir (bazı Hristiyan teologları bu olayı bir rüya olarak yorumlamıştır). Peki Yakup hem bir ADAMLA güreştiğini söylüyor hem de “Tanrı’yı yendin” diye bir ifade geçiyor. Peki Yakup kiminle güreşti?

Ayetlere devam edilirse;

“RABBİN davası var Yahuda’yla, Yakup’u izlediği yola göre cezalandıracak, Yaptıklarının karşılığını verecek. Yakup ana rahminde kardeşinin topuğunu tuttu, Büyüyünce Tanrı’yla güreşti. MELEKLE GÜREŞİP YENDİ, Ağladı, kutsanmak istedi. Tanrı’yı Beyt-El’de buldu, RAB, Her Şeye Egemen Tanrı bizimle orada konuştu, O Yahve diye anılır.” (Hoşea 12:2-5)

Demek ki Yakup kendisine insan şeklinde görünmüş bir melek ile güreşmiştir. Peki bu meleğin Tanrı ile ne ilgisi var? Tekrar ayetlere dönülürse;

“Yolda sizi koruması, hazırladığım yere götürmesi için önünüzden bir MELEK göndereceğim Ona dikkat edin, sözünü dinleyin, başkaldırmayın. ÇÜNKÜ BENİ TEMSİL ETTİĞİ İÇİN başkaldırınızı bağışlamaz. Ama onun sözünü dikkatle dinler, bütün söylediklerimi yerine getirirseniz, düşmanlarınıza düşman, hasımlarınıza hasım olacağım. Meleğim önünüzden gidecek, sizi Amorlular’ın, Hititler’in, Perizliler’in, Kenanlılar’ın, Hivliler’in, Yevuslular’ın topraklarına götürecek. Onları yok edeceğim.” (Mısır’dan Çıkış 20-23)

Demek ki bu melek, ”Tanrı’yı temsil etmektedir” Yani Tanrı’nın gönderdiği bir melektir. Yakup bu meleği insan şeklinde görmüştür. Yani, “Tanrı’yı yendin” ifadesi, “Tanrı’nın meleğiyle güreşip yendin” anlamına gelmektedir.

“Tanrı’yı yendin” ifadesi özel bir kullanımdır. Bu meleği ifade eder. Yakup’un “Tanrı’yı yüz yüze gördüm” şeklindeki konuşması da bu meleği ifade eder.

Geriye şu sorular kalır: Bu, “güreşme” nedir? İnsan bir meleği nasıl güreşte, “yener”?

Nasıl bir babanın oğluyla oyun oynarken, “ah beni yine yendin” demesi o Baba’nın gerçekten oğlundan güçsüz olduğu anlamına gelmiyorsa, Tanrı’yı temsil eden melek yenildiğinde, bu da meleğin, “güçsüz” olduğu anlamına gelmez. Tanrı’nın amacı burada Yakup ile, “güreşmek”,  onu öldürmek ya da ona gücünü göstermek değildir; onun kim olduğu konusunda bilgilendirmektir. Daha sonra onu kutsamış ve “İsrail” demiştir. Dolayısıyla Tevrat’ta böyle bir anlatım bulunur.

Konunun basit ve yüzeysel olarak, “Tanrı güçsüz mü ki yenilmiş” şeklindeki yorumlarla alakası yoktur. Ayrıca buradaki, “güreşme” kelimesi bilindiği anlamda değildir. Bazı İbranice profesörleri ve tarihçilerine göre bunun anlamı, “Tanrı’dan bir şeyi çok çok istemek ve en sonunda o isteğini yerine getirtmektir”. Bir oyuncağı ısrarlı bir şekilde isteyen çocuğuna kıyamayıp ona istediğini alan bir anne gibi.