Tanrı'nın Varlığı ve Ahlak Argümanı
Sevgili ziyaretçimiz, bu makalemizde Tanrı’nın varlığıyla ilgili Ahlak argümanı konusunu Hristiyan bakış açısıyla irdeleyeceğiz. Bizim temel kaynağımız Tanrı sözü olan İncil’dir. Eğer kargo dahil ücretsiz İncil almak isterseniz aşağıdaki linkten formu doldurmanız yeterlidir. Size iyi okumalar diliyoruz.
Ahlak Argümanı Nedir?
Şimdi içine gireceğimiz bu konuda, teistik Tanrı’ya birçok delil vardır. Bu deliller, daha önceki bölümlerde değindiğimiz gibi, bilimsel değillerdir, ahlaksal niteliktelerdir. Mantık ve matematik kuralları gibi maddi değillerdir, ama aynı derecede gerçeklerdir.
Kötülük yerine iyilik yapmamız gerektiğine inanmamızın nedeni, insanlara iyilik etmemiz gerektiğine inanmamızın sebebi; yüreklerimize bir Ahlak Yasası’nın yazılmış olmasıdır. Başka bir değişle, tüm insanlığa iyilik yapmak için bir reçete verilmiştir. Kimi bu reçeteyi, ‘vicdan’, ‘Doğal Kanun’ ya da ‘Doğa’nın Kanunu’ diye adlandırır. Biz, ‘Ahlak Yasası’ olarak adlandıracağız. Ancak her ne isim verilirse verilsin, insanların zihinlerinde böyle bir ahlak standartlarının olması, reçeteyi formüle eden birinin olduğunu gösterir. Her reçetenin bir formüle edeni vardır. Ahlak yasası da bundan farklı değildir. Birinin bize bu kuralları vermiş olması lazımdır.
Çıkarım temelde çok basittir:
1. Her yasanın bir yasa koyucusu vardır.
2. Ahlak yasası vardır.
3. Öyleyse, bir Ahlak Yasası Koyucusu vardır.
Eğer ilk iki önerme doğruysa üçteki çıkarım oluşur. İlk önerme zaten bir mantık kuralıdır. İkinci önermeye örnek: Yasama vardır, o zaman ikinci önerme yasama kurumu da olmalıdır ve vardır. Hatta bir adım daha ileriye gidecek olursak, eğer ahlaksal zorunluluklar varsa, hesap verilecek biri de olmalıdır. Yasama ve yasama kurumundan başka adliyelerin olduğu gibi.
Öyleyse soru şudur: gerçekten evrensel bir yasa var mıdır?
ABD’nin kurucularından Thomas Jefferson, Bağımsızlık Bildirgesinde şu iadeleri kullanmıştır: “Doğa’nın Kanunu (Ahlak Yasası) aşikardır.” Keşfetmek için neden aramazsınız, çünkü zaten bilirsiniz. Mananın ve ahlakın nesnel standartları olmaksızın, hayatın hiçbir manası yoktur ve kesin doğru ya da kesin yanlış diye bir şey söz konusu olamaz. Her şey sadece fikir meselesi olup çıkar. Benim fikrime karşın senin fikrin.
Ahlak Yasasından bahsettiğimiz de kastettiğimiz şey, her insanın temelde nasıl doğruyu ve yanlışı hissetmekte duyarlı olduklarıdır. Herkes bilir ki; sevgi nefretten üstündür, cesaret korkaklıktan iyidir. Teksas Austin Üniversitesi profesörlerinden J. Budziszewski şöyle yazmıştır: “Herkes bazı prensipleri bilir. Dünyada hiçbir yer yoktur ki adam öldürmek erdem, minnet de suç sayılsın.” Bu konu da daha detaylı bilgi almak isteyenlere C.S. Lewis’in harika klasik eseri olan ve ana teması olarak Ahlak Yasasını inceleyen, sosyal gözlemlerle bunu ortaya koyan Özde Hristiyanlık kitabını tavsiye ederiz.
Ahlak Yasası Vardır
Sonuç olarak, herkes bilir ki, kesin ahlaksal zorunluluklar vardır. Tüm insanları, her zaman ve her yerde bağlayıcı ahlaksal zorunluluklar vardır. Kesin olarak var olan Ahlak Yasası da, kesin olarak bir yasa koyucunun olduğunu işaret eder. Tabii ki bu, her meselenin cevabını kolayca fark ederiz ya da bazı insanlar bu yasanın varlığını inkar etmezler, manasına gelmez.
Ahlakta zor problemler vardır ve insanlar her gün böyle bir yasanın varlığını inkar etmek için baskı altındadırlar. Ancak, ifade edilen insanlar kabul etsinler ya da etmesinler, herkes doğru ya da yanlış prensipler olduğunu bilirler. Budziszewski bu doğru ve yanlışın temel bilgisini, aynı başlığı taşıyan kitabında şu şekilde adlandırır: “Bilmeksizin olamayacağımız şey” Örneğin; birini öldürmenin kötü olduğunu herkes bilir. Bazı kişiler bunu inkar edip cinayet işleyebilirler. Ama yüreklerinin derinliklerinde yaptıklarının suç olduğunu bilecekler. Ve vicdanları onları rahatsız edecektir. Cinayet, diğer kesin ahlak yasaları gibi dünyanın her yerinde, her zaman ve herkes için kötüdür. Bu yasanın var olduğunu gösteren sekiz nedeni şu şekilde sıralamak istiyoruz:
1. Ahlak Yasası inkar edilemezdir.
2. Tepkilerimizden varlığını biliriz.
3. İnsan haklarının temelini oluşturur.
4. Adaletin değişmez standardını oluşturur.
5. İki durum arasındaki farkı betimler (Hitler’e karşın Rahibe Teresa).
6. Bir şeyin yanlış olduğunu kesin olarak bilebiliyorsak, doğruluğun kesin bir standardı olmalı.
7. Ahlak Yasası politik ve sosyal anlaşmazlıkların zeminidir.
8. Eğer Yasa olmasaydı, uymadığımızda mazeretler sunmazdık.