Abbas Güçlü ile Genç Bakış
Sevgili ziyaretçimiz, bu makalemizde Abbas Güçlü ile Genç Bakış programına Hristiyan bakış açısıyla bakacağız. Bizim temel kaynağımız Tanrı sözü olan İncil’dir. Eğer kargo dahil ücretsiz İncil almak isterseniz aşağıdaki linkten formu doldurmanız yeterlidir. Size iyi okumalar diliyoruz.
Son günlerde artan toplumsal olayları, terörü, kadına yapılan şiddeti, çocuklara yönelik cinsel istismar ve tacizi üzülerek; hatta tedirginlikle izliyoruz. Gazete manşetlerinde, haber bültenlerinde her gün gördüğümüz bu manzara karşısında, sorumlu davranış sergileyerek yaşadığımız toplumun değerlerini irdelemeye ve çözüm yollarını bulmaya yönelmemiz gerekiyor. Ne yazık ki, çoğu zaman bunun yerine bu görüntü ve haberlerin medyada yer alıp almaması gerektiğini tartışıyor ve medyayı sorguluyoruz. Elbette başta medya olmak üzere tüm kurumlar sorumlu davranmalıdır. Dün gece Abbas Güçlü ile Genç Bakış programının konusu da buydu. Konuşmacılar, bu şiddet olaylarının önlenebilmesi konusunda tespitlerde ve önerilerde bulundu.
Yorumlarını çoğu zaman beğenerek izlediğim Prof. Emre Kongar, programda kadına şiddet konusundaki konuşmasına kendi yorumuyla, “damardan” giriş yaptı ve önemli gördüğü nedenleri açıkladı, ki bunlardan birisi, ”Dini Baskılar” başlığı idi.
Hocaya göre tüm semavi dinler feodal yapı üzerine inşa edilmiş, kadın ikinci sınıf vatandaş olarak görülmüş, şiddete maruz kalmış, hatta Katolik Kilisesi’nce kadın adeta şeytan olarak kabul görmüştü. Belki Yahudi, Grek, Roma ve Arap toplumlarının kadına bakışı ile tarihsel örnekler Sn. Kongar’a bu tespitin kaynağı olsa da, İncil’de tamamen Kongar’ın iddiasına karşı durum ve öğretiş verilmektedir. Prof. Kongar’ın İncil’in öğretisine bu kadar uzak olması düşündürücüdür. Eğer İncil’in kadına bakışını bilmeden bu yorumları yapıyorsa, ön yargılıdır; bilerek yapmışsa, bu durumda gerçekten Hristiyan vatandaşlardan özür dilemelidir.
İsa Mesih’in yaşadığı dönemde, Yahudi toplumu Sn. Kongar’ın ifade ettiği gibi; kadını erkekten daha aşağı bir seviyede kabul etmiş, iki kadının tanıklığını bir erkek tanıklığı ile eşdeğer tutmuştur. Kadının günahlı doğaya sahip olduğuna inanılmış ve bu yüzden namus, iffet gibi ahlaksal ögelerde ve cinsel günahlarda sadece kadının sorumlu olduğu kabul görmüştür. Bu da aynen bizde olduğu gibi, erkek egemen bir Yahudi toplumunu gözler önüne sermektedir.
Oysa İsa Mesih, Yüce Tanrı’nın Hz. Musa aracılığıyla verdiği 10 Emir’i, yani Şeriatı tamamlarken, kadın olsun erkek olsun Tanrı’nın gözünde ve yaratılışta eşit olduklarını vurgulamıştır. Tanrı, yaratılışın en başında kadını erkeğin kaburga kemiğinden yaratırken, ona en uygun yardımcı olarak vermiş ve ikisi birden, “insan” ismini almıştır. Bu eşitlik İncil’de pek çok kez karşımıza çıkmaktadır. Şiddet ise, kadın olsun erkek olsun, asla ve asla tasdik görmemiştir. Sadece ve sadece Kadının günahlı doğasının Erkek tarafından namus meselesine dönüşmesine ve cezalandırmasına en çarpıcı örnek İNCİL -Yuhanna bölümü 8:1-11 ayetleri arasındadır:
”İsa ise Zeytin Dağı’na gitti. Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O’nun yanına geliyordu. O da oturup onlara öğretmeye başladı. Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya, ‘Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı’ dediler. ‘Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?’ Bunları İsa’yı denemek amacıyla söylüyorlardı; O’nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı. İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, ‘İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!’ dedi. Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya başladı. Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona, ‘Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?’ diye sordu. Kadın, ‘Hiçbiri, Efendim’ dedi. İsa, ‘Ben de seni yargılamıyorum’ dedi. ‘Git, artık bundan sonra günah işleme!’ ”
Kutsal Kitap’ta şiddet ve dayak hakkında okuduğumuz ayetler gerçekten de Sn. Kongar’ı tekzip edecek niteliktedir.
”Başkalarının yaptıklarına gelince, Ben senin sözlerine uyarak şiddet yollarından kaçındım.” (Mezmurlar 17:4)
”Bunca kötülüğü bana neden gösteriyorsun, nasıl hoş görürsün bunca haksızlığı? Nereye baksam şiddet ve zorbalık var. Kavgaların, çekişmelerin sonu gelmiyor.” (Habakkuk 1:3)
Ortada bir şiddet ve günah varsa, bu erkek olsun kadın olsun, insana özgüdür. Aynı şekilde de bugün toplumumuzda ve yaşadığımız dünyada aradığımız, özlediğimiz gerçek eşitlik ve insan hakları İncil’de bize verilmiş, öğretilmiştir.
‘‘Ne var ki, Rab’de ne kadın erkekten ne de erkek kadından bağımsızdır.Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi, erkek de kadından doğar.” (1. Korintliler 11:11-12)
”Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı var. Hepiniz Mesih İsa’da birsiniz.” (Galatyalılar 3:28)
İşte kadın erkek eşitliği İncil’de bu ve buna benzer ayetlerle karşımızdadır. Kilisede kadın ve erkek birlikte özgürce ibadet eder. Kilisede kadın erkekle aynı konumda kabul görür, ön sıralara bir kadın otursa, bir erkek gelip onu arka sıraya göndermez. Ve düşman için bile dua etmeyi öğütleyen, bir yanağına tokat atana öbür yanağını çevir diyen İsa Mesih, ne kadına ne çocuğa ne de yaratılmış hiçbir varlığa yapılan şiddeti tasvip etmez.
“Atalarımıza, ‘Adam öldürmeyeceksin. Öldüren yargılanacak’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz söylerse, Yüksek Kurul’da yargılanacaktır. Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecektir. Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikayeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun.’ ” (Matta 5:21-23)