Romalılar
Sevgili ziyaretçimiz, bu yazımız Kutsal Kitap’ı oluşturan 66 kitabın özetinden oluşan yazı dizimizin kırk beşinci yazısıdır ve Romalılar mektubunun özetidir. Bizim temel kaynağımız Tanrı sözü olan İncil’dir. Eğer kargo dahil ücretsiz İncil almak isterseniz aşağıdaki linkten formu doldurmanız yeterlidir. Size iyi okumalar diliyoruz.
Romalılar: Kırk Beşinci Kitap
Romalılar Mektubu: Tanrı’nın Adaleti, Lütfu ve Ruh’ta Yeni Yaşam
Romalılar Mektubu, Yeni Antlaşma’da Hristiyan inancının özünü en sistematik biçimde ortaya koyan metin olarak kabul edilir. Elçi Pavlus’un kaleminden çıkan bu eser, insanlığın günahkârlığını, Tanrı’nın adaletini, Mesih’te sunulan lütfu, imanla aklanmayı, Ruh’ta yeni yaşamı, Tanrı’nın egemen planında İsrail ve ulusların yerini ve nihayetinde Hristiyan etiğinin temel ilkelerini bütünlüklü bir akışla sunar. Tarihte Augustinus, Martin Luther, John Wesley ve pek çok düşünür bu mektupta ruhsal uyanışın tohumu olan bir mesaj bulmuştur; çünkü Romalılar, Tanrı’nın kim olduğunu ve insanın Tanrı karşısında kim olması gerektiğini açıklar.
Yazılış Arka Planı: Pavlus, Roma ve Amaç
Mektup muhtemelen M.S. 57 yılında, Pavlus’un üçüncü hizmet yolculuğunun sonunda Korint’te yazılmıştır (Elçilerin İşleri 20:2–3). Pavlus Roma’daki topluluğu henüz ziyaret etmemiştir; yine de onların imanının “bütün dünyada” konuşulduğunu belirtir (Romalılar 1:8). Roma, imparatorluğun siyasi, kültürel ve ekonomik merkezidir; dolayısıyla Roma’daki kilise, Müjde’nin batıya—özellikle Pavlus’un niyetlendiği İspanya’ya—yayılması için stratejik bir konuma sahiptir (Romalılar 15:23–24, 28).

Romalılar’ın yazılış amaçları çok katmanlıdır:
- Öğretici amaç: Müjde’nin özünü kapsamlı ve tutarlı bir doktrin olarak açıklamak (1:16–17; 3:21–26; 5–8).
- Pastoral amaç: Yahudi ve yahudi olmayan imanlılar arasında birlik ve karşılıklı kabulü güçlendirmek (9–11; 14–15).
- Müjdesel amaç: Roma kilisesini ilerideki hizmet yolculukları için bir üs ve ortak olarak konumlandırmak (15:20–29).
Pavlus mektuba kendisini “İsa Mesih’in kulu, elçiliğe çağrılmış, Tanrı’nın Müjdesi için ayrılmış” biri olarak tanıtarak başlar (1:1). Bu kimlik, mektubun tonunu belirler: Pavlus kişisel bir düşünce değil, Tanrı’nın açıklanmış Müjdesi’ni iletir.
Teolojik Eksen: “Doğru Kişi İmanla Yaşayacaktır”
Romalılar’ın mihveri 1:16–17’de ifade edilir:
“Müjde, iman eden herkesin kurtuluşu için Tanrı gücüdür… Çünkü Müjde’de Tanrı’nın adaleti açıklanır; imanla başlayıp imanla sonuçlanır. Yazılmış olduğu gibi: ‘Doğru kişi imanla yaşayacaktır.’”
Buradaki “adalet” (Yun. dikaiosynē), yalnızca yargısal bir hüküm değil, Tanrı’nın sadık doğruluğunun, antlaşmasına bağlılığının ve kurtaran eyleminin ilanıdır. Pavlus’a göre insan, bu adaleti işler yoluyla elde edemez; Tanrı bu doğruluğu Mesih aracılığıyla iman edenlere armağan eder (3:21–26). Böylece “aklanma” (Yun. dikaioō) bir yandan yasal bir “suçsuz ilan”, diğer yandan Tanrı ile barışılmış bir ilişkinin kapısıdır (5:1).
Günahın Evrenselliği ve Tanrı’nın Adaleti (Romalılar 1–3)
Pavlus önce “kötü haber”i netleştirir: Günah evrenseldir. Tanrı’nın yaratılışta görülür kıldığı gerçek bastırılmış, Tanrı yerine yaratılmış olana tapınma başlamıştır (1:18–25). Bu ruhsal yön kaybı ahlaki bozulmayı doğurur (1:26–32). Pavlus’un listesi (kıskançlık, çekişme, aldatma, merhametsizlik vb.) yalnızca “bazı kötü insanlar”ın değil, Tanrı’dan kopmuş insanlığın aynasıdır.
Romalılar 2, Yahudiler ve ulusların aynı yargı altında olduğunu ilan eder. Yahudiler, Tanrı’nın Yasası’na sahip oldukları için ayrıcalık beklememelidir; zira “Yasa’yı işitenler değil, yerine getirenler Tanrı katında doğru sayılır” (2:13). Uluslar ise vicdanlarında yazılı olan “doğal yasa” ile sorumludur (2:14–15). Sonuç: “Hiç kimse doğru değildir, bir kişi bile yoktur” (3:10); “Herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı” (3:23).
Bu evrensel teşhis, Tanrı’nın lütfunun evrenselliğine zemin hazırlar: Tanrı, Mesih İsa’nın kefareti aracılığıyla günahı yargılarken günahkârı aklar (3:24–26). Adalet ve merhamet çarmıhta buluşur; Tanrı “hem adil hem de İsa’ya iman edeni aklayan” olarak görünür (3:26).
İmanla Aklanma: İbrahim’in Örneği ve Mesih’te Barış (Romalılar 4–5)
Pavlus, imanla aklanmanın “yeni” değil, Tanrı’nın ezelden beri işlediği yol olduğunu göstermek için İbrahim’e döner:
“İbrahim Tanrı’ya iman etti; bu ona doğruluk sayıldı.” (Romalılar 4:3; Yaratılış 15:6)
Önemli nokta, İbrahim’in doğru sayılışının sünnetten önce gerçekleşmesidir (4:10–11). Böylece aklanmanın temeli törensel kimlik değil, lütuftur. Davut’un “suçları bağışlanan, günahı sayılmayan” kişiye dair ilahisi (Mezmur 32; Rom. 4:7–8), aynı gerçeğe tanıklık eder.
Romalılar 5, imanla aklanmanın meyvelerini açıklar:
Barış: “İmanla aklandığımıza göre… Tanrı’yla barışmış oluruz.” (5:1)
Erişim ve dayanıksız zamanlarda umut: “Tanrı’nın lütfuna eriştik… Sıkıntı da umut doğurur.” (5:2–4)
Sevginin içe dökülmesi: “Tanrı’nın sevgisi… yüreklerimize dökülmüştür.” (5:5)
Pavlus, Adem–Mesih karşıtlığıyla kurtuluş tarihini çerçeveler (5:12–21). Adem’in itaatsizliğiyle ölüm egemen oldu; Mesih’in itaatkârlığıyla lütuf egemen olur. “Günah çoğaldıysa lütuf daha da çoğaldı” (5:20)—bu, günahı hafife değil, lütfun gücünü yüceltir.

Ruh’ta Yeni Yaşam: Günahın Gücünden Özgürlük (Romalılar 6–8)
Aklanma, yalnızca geçmişe dönük bir yargı kararı değildir; yeni bir varoluşun kapısıdır. Pavlus bu dönüşümü vaftiz üzerinden anlatır: Mesih’le ölüme gömülmek ve dirilişin yaşamına kalkmak (6:3–4). “Günaha karşı ölü, Tanrı’ya karşı diri sayılın” (6:11). Bu, ahlaki bir slogandan fazlasıdır: yeni bir efendilik ilanıdır. “Bir zamanlar günahın kölesiydiniz, şimdi Tanrı’ya kulluk ediyorsunuz” (6:17–18). Kölelikten özgürlüğe geçişin bedeli Mesih’tir; “günahın ücreti ölüm, Tanrı’nın armağanı Mesih’te sonsuz yaşamdır” (6:23).
Romalılar 7, Yasa’nın rolünü berraklaştırır. Yasa kutsaldır (7:12), fakat insan doğasını değiştiremez. Yasa günahı tanımlar, ama onu yenme gücünü vermez. Pavlus’un içsel çatışma itirafı (7:14–25) imanlının evrensel deneyimini resmeder: “İçsel benliğimle Tanrı’nın Yasası’ndan hoşnutum, ama içimde başka bir yasa var…” (7:22–23). Çözüm, daha çok “çaba” değil, farklı bir hareket alanıdır: Ruh’un egemenliği.
Romalılar 8, bu çözümü dorukta ilan eder:
“Artık Mesih İsa’ya ait olanlara mahkûmiyet yoktur.” (8:1)
Günah ve ölüm yasası karşısında Ruh’un yasası özgür kılar (8:2). Ruh, insanın kimliğini değiştirir: “Ruh’un kendisi… Tanrı’nın çocukları olduğumuza tanıklık eder” (8:16). Ruh’un öncülüğü, dua zayıflığında yardım, acı ortasında umut (8:18–27) ve Tanrı’nın egemen işleyişine güven (8:28) getirir. Pavlus’un zafer ilahisi mektubun en tanınan ifadelerinden biridir: Hiçbir şey “Tanrı’nın Mesih İsa’da olan sevgisinden ayıramaz” (8:38–39).
Tanrı’nın Egemen Planı: İsrail ve Uluslar (Romalılar 9–11)
Romalılar 9–11, Pavlus’un yüreğindeki sızıyı ve teolojik derinliğini birlikte gösterir. Pavlus, İsrail’in Mesih’i reddedişinden büyük acı duyar (9:1–3), fakat Tanrı’nın planının başarısız olmadığını vurgular: Tanrı’nın halkı “bedensel soy”la değil, vaatle tanımlanır (9:6–9). Rebeka ve ikizleri üzerinden, Tanrı’nın seçiminin insanın “yapıp ettiklerine” değil, Tanrı’nın amacına dayandığını söyler (9:11–13). Bu, keyfî bir kadercilik değil, Tanrı’nın lütfunda amaçlı bir egemenliktir: “Merhamet edeceğime merhamet ederim” (9:15).
Pavlus, çömlekçi–kil benzetmesiyle (9:20–24) egemenlik–sorumluluk dengesini kurar: Tanrı egemendir; yine de insan tövbe ve iman çağrısına cevap vermekle sorumludur. Hoşea ve Yeşaya alıntılarıyla Tanrı’nın planının ulusları kapsadığını belirtir (9:25–29). İsrail’in sorunu Tanrı’nın sadakatsizliği değil, “iman yerine işlerle doğruluk arayışı”dır (9:30–10:4). Oysa kurtuluş basittir ve herkesi kapsar: “Ağzınla İsa’nın Rab olduğunu açıkça söyler, yüreğinde Tanrı’nın O’nu ölümden dirilttiğine iman edersen kurtulursun” (10:9–13).
Romalılar 11, zeytin ağacı benzetmesiyle tabloyu dengeler: Doğal dallar (İsrail) imansızlıkla kesilmiş, yabani dallar (uluslar) imanla aşılanmıştır; ancak Tanrı yeniden aşılayabilir (11:17–24). Böylece ulusların dâhil oluşu İsrail’in nihai dışlanması anlamına gelmez. Pavlus, “bir gizem”den söz eder: “Kardeşler, bilgiçliğe kapılmamanız için şu sırdan habersiz kalmanızı istemem: İsrailliler’den bir bölümünün yüreği, öteki uluslardan kurtulacakların sayısı tamamlanıncaya dek duyarsız kalacaktır.” (11:25). Sonuç: Tanrı’nın armağanları ve çağrısı geri alınmaz (11:29). Pavlus hayranlıkla Tanrı’nın hikmetini yüceltir (11:33–36). Bu bölümler, Tanrı’nın tarihsel sadakatini ve evrensel merhametini yan yana tutar.
Gerçek İbadet ve Hristiyan Etiği (Romalılar 12)
Romalılar 12, teolojiden pratiğe net bir geçiştir. Pavlus, “Tanrı’nın merhameti uğruna” yaşamların Tanrı’ya sunulmasını ister:
“Bedenlerinizi diri, kutsal, Tanrı’yı hoşnut eden bir kurban olarak sunun. Ruhsal tapınmanız budur.” (12:1)
Gerçek ibadet, törenin ötesinde bir yaşam biçimidir. Anahtar, “zihnin yenilenmesi”dir; bu dünyaya sorgulamadan uyum göstermek yerine Tanrı’nın isteğini ayırt edebilen bir akıl ve yürektir (12:2). Pavlus kiliseyi bir beden olarak resmeder: çeşitli armağanlar—öğretme, hizmet, teşvik, verme, yönetme, merhamet—aynı Ruh’un altında birlik içinde işler (12:3–8). Hristiyan etiğinin merkezinde “samimi sevgi” bulunur (12:9). Kardeşlik sevgisi, misafirperverlik, sıkıntıda sabır, duada sebat ve en çarpıcı ilke:
“Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen.” (12:21)
Bu, adaletin Tanrı’ya bırakıldığı, intikamın reddedildiği, aktif iyiliğin seçildiği bir yaşam tarzıdır (12:17–20).
Otorite, Sevgi Yasası ve Vicdan Özgürlüğü (Romalılar 13–14)
Romalılar 13:1–7, devlet otoritesiyle ilişkiyi çerçeveler: “Tanrı’dan olmayan makam yoktur.” İmanlılar düzene katkı sunar; vergilerini öder, saygı gösterir. Bu kör itaati değil, Tanrı’ya nihai sadakat içinde düzeni desteklemeyi ifade eder (bkz. Elçilerin İşleri 5:29). Ardından Pavlus etiğin özetini sunar:
“Hiç kimseye hiçbir borcunuz olmasın; birbirinizi sevmek borcunuzdan başka… Sevgi Yasa’nın yerine getirilmesidir.” (13:8–10)
13:11–14 uyanıklık çağrısıdır: “Gece ilerledi, gündüz yaklaştı… Rab İsa Mesih’i giyinin.” Hristiyan yaşamı, Mesih’in karakterini kuşanma çağrısıdır.
Romalılar 14, vicdan farklılıklarında sevgi ve hoşgörü ilkesini öğretir. Yiyecekler, günler ve gelenekler konusunda “imanı zayıf olanı kabul edin; tartışmalara girmeyin” (14:1). Ölçü şudur: Tanrı’nın önünde yaşandığı bilinci. Kimse, kardeşini ikincil konularda yargılamamalıdır (14:4–6, 10–12). İman özgürlüğü gerçektir; ancak bu özgürlük sevgiyle sınırlanır:
“Tanrı’nın işi için yiyeceği yüzünden kardeşini üzme.” (14:15)
“Tanrı’nın Egemenliği yiyecek içecek değil, doğruluk, esenlik ve Kutsal Ruh’ta sevinçtir.” (14:17)
Hedef barış ve birbirini geliştirmektir (14:19). Doğru olan her şey o anda “yararlı” olmayabilir; sevgide feragat olgunluğun işaretidir (14:20–23).

Birlikte Yaşamak ve Hizmet Ruhuyla Büyümek (Romalılar 15–16)
Romalılar 15:1–6, güçlülerin zayıfları taşıması ilkesini pekiştirir: “İmanı güçlü olan bizler, kendimizi hoşnut etmeye değil, güçsüzlerin zayıflıklarını yüklenmeye borçluyuz. Her birimiz komşusunu ruhça geliştirmek için komşusunun iyiliğini gözeterek onu hoşnut etsin. Çünkü Mesih bile kendini hoşnut etmeye çalışmadı. Yazılmış olduğu gibi: “Sana edilen hakaretlere ben uğradım.” Önceden ne yazıldıysa, bize öğretmek için, sabırla ve Kutsal Yazılar’ın verdiği cesaretle umudumuz olsun diye yazıldı. Sabır ve cesaret kaynağı olan Tanrı’nın, sizleri Mesih İsa’nın isteğine uygun olarak aynı düşüncede birleştirmesini dilerim. Öyle ki, Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı’nı ve Babası’nı birlik içinde hep bir ağızdan yüceltesiniz.” 15:7–13’te kilisenin teolojik temeli “karşılıklı kabul”dür: “Birbirinizi Mesih’in sizi kabul ettiği gibi kabul edin.” Mesih’in hizmeti Yahudilerle sınırlı kalmaz; uluslar da Tanrı’yı merhameti için yüceltir. Pavlus’un duası kilisenin kalbine işler: “Umut kaynağı olan Tanrı, Kutsal Ruh’un gücüyle umutla dolup taşmanız için iman yaşamınızda sizleri tam bir sevinç ve esenlikle doldursun.” (15:13).
15:14–33 Pavlus’un hizmet vizyonunu açar. Görevi Tanrı’nın lütfudur; ilkesi ise “Müjde’nin duyulmadığı yerlere gitmek”tir (15:20). Planı Roma üzerinden İspanya’ya uzanmaktır (15:24, 28). Pavlus’un dili alçakgönüllüdür: başarıyı kendi becerisine değil, Mesih’in kendisi aracılığıyla işlediği işlere bağlar (15:18–19). Bu, tüm hizmetkârlar için kalıcı bir modeldir.
Romalılar 16, mektubun teolojisini somut yüzlere taşır. Fibi (16:1–2), Priska ve Akvila (16:3–5), Andronikos ve Yunias gibi birçok yardımcı (16:7), Pavlus’un gözünde benzersiz değere sahiptir. Toplamda yirmiyi aşkın isim, ilk kilisenin ilişkisel doğasını ve kadın–erkek birlikte hizmet anlayışını gösterir. 16:17–20, bölünmelere karşı uyarır: öğretide sadakat, ilişkide saflık. “Esenlik veren Tanrı çok geçmeden Şeytan’ı ayaklarınızın altında ezecektir. Rabbimiz İsa’nın lütfu sizinle birlikte olsun.” (16:20) sözü, kilisenin esenlik içinde korunacağına dair güçlü bir güvencedir. Mektup, Müjde’nin “gizeminin” şimdi açıklanmış olduğunu ilan eden yüceltmesiyle son bulur (16:25–27).
Romalılar’ın İç Yapısı ve Akış Mantığı (Özet Haritası)
- 1:1–17: Giriş; Müjde’nin gücü ve tezin ilanı (1:16–17).
- 1:18–3:20: Evrensel günah ve Tanrı’nın adaleti—insanın yetersizliği.
- 3:21–5:21: İmanla aklanma; İbrahim’in örneği; barış ve umut; Adem–Mesih karşılaştırması.
- 6–8: Kutsallaşmanın dinamiği; günah–Yasa–Ruh gerilimi; çocukluk ve zafer.
- 9–11: İsrail ve uluslar; egemen seçim; zeytin ağacı; Tanrı’nın sadakati.
- 12–15:13: Hristiyan etiği; ibadet, sevgi, otorite, vicdan özgürlüğü, birlikte yaşama.
- 15:14–33: Pavlus’un hizmet vizyonu ve planı.
- 16: Selamlar, uyarılar ve yüceltme.
Bu akış, Romalılar’ı yalnızca “öğreti” değil, aynı zamanda öğretiyi hayata uygulama kitabı yapar: Tanrı’nın yaptıklarından (1–11) Tanrı için nasıl yaşanacağına (12–16) geçiş.
Ana Teolojik Başlıklar (Derinlemesine Notlar)
Tanrı’nın Adaleti (1:17; 3:21–26)
Tanrı’nın adaleti cezalandırıcı olmaktan önce sadık ve kurtarıcıdır. Günahı ciddiye alır, fakat günahkârı kurtarmak için adaleti kendi üzerine alır. Çarmıh, adalet ve merhametin kesişimidir.
Aklanma ve Kutsallaşma (3–5; 6–8)
Aklanma Tanrı önünde statü değişimidir; kutsallaşma, Ruh’un gücüyle benliğin dönüştürülmesidir. Birincisi lütfun armağanı, ikincisi aynı lütfun yaşamda meyve vermesidir.
Yasa’nın Rolü (2; 7)
Yasa kutsaldır, günahı tanımlar; ama günahtan kurtaramaz. Kurtuluş, Yasa’nın yerine geçmek değil, Yasa’nın talep ettiği doğruluğun Mesih’te yerine getirilmesidir (8:3–4).
Ruh’un Yaşamı (8)
Ruh, yalnız rehber değil; yeni yaratılışın kudretidir. Kimlik (evlatlık), güvence (mahkûmiyet yok), dönüşüm (zihnin–bedenin kutsanması) ve umut (gelecek yücelik) Ruh’ta teminat altındadır.
Egemenlik ve Sorumluluk (9–11)
Seçim Tanrı’nın lütfudur; bu, insanı sorumsuz kılmaz. Pavlus’un çözümü mantıksal basitleştirme değil, ilahi hikmete saygıdır: “O’nun yargıları ne denli anlaşılmaz, yolları ne denli izlenmez!” (11:33). Bu hayranlık, imanlıyı tapınmaya taşır.
Kilise Etiği (12–14)
Sevgi, Hristiyan etiğinin çekirdeğidir. İbadet bir yaşam tarzıdır; otoriteye saygı, komşuya sevgi, kardeşe hoşgörü bu sevginin somut meyveleridir. Özgürlük, sevgiyle sınırlanır; barış ve bina ediş önceliklidir.
Günümüze Mesaj: Lütufla Başlayan, Sevgiyle Süren Yaşam
Romalılar Mektubu çağlar üstü bir rehberdir. Modern insan, teknoloji ve konfor artışına rağmen aynı temel sorularla yaşar: suçluluk, anlam arayışı, adalet talebi, değişim özlemi. Pavlus’un cevabı kalıcıdır:
- Gerçek teşhis: İnsan kendi doğruluğunu kuramaz (3:10, 23).
- Gerçek tedavi: Tanrı, Mesih’te adaletini ve merhametini açıklar (3:24–26).
- Gerçek dönüşüm: Ruh’ta yeni yaşam mümkün ve etkilidir (8:1–17).
- Gerçek topluluk: Sevgi ve hoşgörüde kurulan beden, dünyaya tanıklıktır (12–14).
- Gerçek umut: Tarih Tanrı’nın egemen elindedir; sadakati sarsılmazdır (9–11; 8:28–39).
Bu mesaj, bireyi yalnız bırakmaz; toplumu da dönüştürmeyi hedefler. Vergisini dürüstçe ödeyen, başkasının hakkına saygı duyan, farklı düşünen kardeşini hoşgören, kötülüğü iyilikle yenen bir topluluk, Romalılar’ın öğrettiği etiğin canlı örneğidir. Kilise bu şekilde “bir ağızdan Tanrı’yı yüceltir” (15:6) ve dünyaya görünür bir Müjde tanıklığı sunar.
Metinden Seçme Ana Ayetler (Referans Odaklı Kısa Rehber)
- Mektubun tez cümlesi: 1:16–17
- Evrensel günah: 3:10; 3:23
- Kefaret ve aklanma: 3:24–26
- İbrahim’in örneği: 4:3, 18–22
- Aklanmanın meyveleri: 5:1–5
- Günah–lütuf gerilimi: 5:20–21; 6:1–2
- Kölelikten özgürlüğe: 6:17–18, 23
- İçsel çatışma: 7:22–25
- Mahkûmiyet yok: 8:1–4
- Evlatlık ve güvence: 8:14–17
- Acı–umut: 8:18–27
- Egemen iyilik: 8:28
- Ayrılamaz sevgi: 8:31–39
- Seçim ve merhamet: 9:15–18
- Kurtuluşun yakınlığı: 10:9–13
- Zeytin ağacı: 11:17–24
- Sadakatin güvencesi: 11:29, 33–36
- Gerçek ibadet: 12:1–2
- Sevginin etiği: 12:9–21
- Otorite ve sevgi yasası: 13:1–10
- Mesih’i giyinmek: 13:14
- Vicdan özgürlüğü: 14:1–23
- Karşılıklı kabul: 15:7
- Umut duası: 15:13
- Bölünmeye uyarı: 16:17–20
- Yüceltme: 16:25–27
Romalılar Mektubu: Sonuç
Romalılar Mektubu, Tanrı’nın adaletini ve merhametini, insanın acziyetini ve lütfa duyduğu ihtiyacı, imanla aklanmanın gerçekliğini ve Ruh’ta yeni yaşama çağrıyı benzersiz bir bütünlükte sunar. İsrail ve ulusların aynı planda buluştuğu, kilisenin sevgi ve hoşgörüyle bir beden olarak şekillendiği bir manzara çizer. Bu metin, yalnızca iman ilkelerini öğretmez; aynı zamanda yaşamı biçimlendirir. Pavlus’un yükselen tapınması ve övgüsü bu gerçeği mühürler:
“Her şeyin kaynağı O’dur; her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için var oldu. O’na sonsuza dek yücelik olsun! Amin. (Romalılar 11:36)