Barışı Yaşamak


Koskoca bir yılın daha takvim yaprakları arasında, tarihin sayfasındaki yerini almasına sayılı günler kaldı. Klasik deyimle, 1 yıl daha bitmek üzere! Acaba biten bu tarih sayfasıyla, hayatlarımızda geride kalan acı tatlı deneyimlere baktığımızda, bireyler olarak topluma kattığımız bir değer var mıdır?

Yaşadığımız onca acılar, ayrılıklar, doğal afetler, kayıplar arasında; bizi geleceğe umutla baktıracak bir ışık görebilir miyiz? Hayatın anlamını ruhsal manada yakalamış kişiler ve hep umuda inananlarımız bu soruya kocaman bir, ”EVET” diyeceğiz. Yeni yılın gelişi, dünyanın her yerinde yeni umutların, yeni sevinçlerin ve dileklerin bolca sunulduğu bir dönemdir.

 

Gerçek Umut

İsa Mesih’in izleyicileri, tüm dünyada bulundukları ülkelerde bu hafta yılın en anlamlı günlerini yaşıyorlar. Çünkü bu hafta sonu 24 Aralık’ı 25’ine bağlayan gecede, İsa Mesih’in kutlu doğuşu olan, “Noel” yani Doğuş Bayramı’nı kutlayacağız. Gerçek sevinç ve umut kaynağı olan Tanrı sevgidir. Evet İncil böyle ilan ediyor; Tanrı sevgidir. Özü, doğası ve karakteri sevgi olan Yaratıcımız Yüce Tanrı, İsa Mesih’i dünyaya gönderirken neyi tasarladı? Tek kelimeyle, BARIŞ’ı.

Tanrı, yarattığı bizleri o kadar büyük ve karşılıksız, engin , aşkın bir sevgiyle sevmektedir ki; O’nun bizlerle değil, ama bizlerin Yaratıcımız olan kendisiyle barışmaya ihtiyacımız vardır. Ruhsal gözlerimizin açılması, yaşam amacımızı keşfetmemiz ve gerçek sevince ulaşmamız için Tanrı’nın bizi bağışlaması, adaletiyle günahlarımızı ortadan kaldırması ve bizim de Tanrı ile barışmamız şarttır. İşte sonsuzluk boyunca yaşayacağımız cennet hayatı böylece gerçekleşecektir. Kutsal Kitap’ın Yeni Antlaşma kısmı olan İncil’de, yani iyi haberde, müjdelenen de şudur;

”Ama Kurtarıcımız Tanrı iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek bizi kurtardı. Bunu doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve Kurtarıcımız İsa Mesih aracılığıyla üzerimize bol bol döktüğü Kutsal Ruh’un yenilemesiyle yaptı.” (Titus 3:4)

Kutsal Kitap’ın ana konusu, “Kurtarıcı Mesih’’tir. Tüm insanlığa kurtuluşu sağlayacak olan Mesih’in gelişi, Kutsal Yazılarda tüm peygamberler aracılığıyla ve tüm detaylarıyla bildirilmiştir.
“Doğum şeklinden başlanarak; bakire bir kızdan, Kutsal Ruh aracılığıyla, mucizevi bir şekilde, basit bir yemlikte nasıl dünyaya geleceği; bu doğumun nerede ve ne şekilde olacağı, kendisine nasıl hitap edileceği, çekeceği acıları, göreceği zulümleri ve en önemlisi, daha O dünyaya gelmeden önce nasıl öldürüleceği, buna rağmen 3. günde ölümden dirilişi bile, hayret edilecek şekilde detayları ile” anlatılmaktadır.

Yani buna gerçekten, bir an için iyice dikkatimizi verelim: Bir peygamber, kendisinden sonra gelecek ve başka bir mesaj iletecek bir peygamber için, nasıl ve nerede, ne zaman dünyaya geleceğini söyleyebilir ve hatta kaç yıl yaşayıp ne zaman öleceğini de peygamberlik yaparak ifade edebilir. Bu, peygamberin vahiysel mesajı olarak, doğal karşılanır. Oysa, bir peygamberin başka birisinin ölümden dirileceğini söylemesi, hiç görülmüş bir şey midir?

Tevrat‘ta, Eski Antlaşma boyunca gelen tüm peygamberler Mesih’ten söz ettiler ve tüm bu peygamberlikleri İsa Mesih’te tümüyle yerine geldi. İşte bu nedenle, dünyaya gelen Mesih, salt bir peygamber değildir, peygamberden ötedir!!

Mesih İsa, Tanrı kelamı, nuru ve ruhudur.
Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı.” (Yuhanna 1:1-2)

Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi. Tanrısal doğa; tamamen istisnasız, kusursuz insan doğasına sahip olmuştur.

Söz, insan olup aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüceliğini gördük.” (Yuhanna 1:14)

Görünmez Tanrı’nın görünümü, bütün yaratılışın ilk doğanı O’dur. Nitekim yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen her şey -tahtlar, egemenlikler, yönetimler, hükümranlıklar- O’nda yaratıldı. Her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için yaratıldı.” (Koloseliler 1:15-16)

Tüm insanlık, sizler ve ben, hiçbirimiz sonsuz mahva uğramadan kurtuluşa erişebilelim diye Mesih bu dünyaya gelmiştir.

Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı.’‘ (Filipililer 2:6-7)

Evet, barıştan ve Tanrı ile barışmaktan söz ediyorum. Hangi inançtan olursa olsun, her insan imanın önemini bilir. İman olmadan Yüce Olan’a yaklaşamaz, iman olmadan O’nu hoşnut edemezsiniz. İman, umut edilenlere güvenmek ve görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır. Yani iman, dokunmaktır. O şey, henüz yanımızda olmasa bile, bir gün onu görecek olmanın coşkusuyla ve varlığıyla şimdiden sevinmektir. İncil bize açıkça barış ve sevgi mesajını verir;
Böylece imanla aklandığımıza göre, Rabbimiz İsa Mesih sayesinde Tanrı’yla barışmış oluyoruz.” (Romalılar 5:1)

Evet, Mesih İsa’ya olan imanımızla aklanıyoruz. Günahlarımızdan bağışlanıyor ve Tanrı’yla barışıyoruz. İsa Mesih, işte bunun için dünyamıza geldi. Bizi kurtarmaya ve bol yaşam vermeye, bizi daha bu dünyada yaşarken cennet hayatıyla buluşturmaya geldi.

Çünkü biz Tanrı’nın düşmanlarıyken Oğlu’nun ölümü sayesinde O’nunla barıştıksa, barışmış olarak Oğlu’nun yaşamıyla kurtulacağımız çok daha kesindir.
Kurtuluşumuz kesindir.” (Romalılar 5:10)

Belki sen şunu diyebilirsin, “Benim Tanrı ile barışmamı gerektirecek bir durumum yok ki!! Tanrı’yla barışmaya ihtiyacım yok! “ Gerçekten de bu soruyu yüreğinin en derinlerine, vicdanına sormalısın. Acaba o senin için neler söylüyor?

Peki Tanrı’yla gerçekten barışmak istemez misin?
Çünkü Yaradanı ile barışmayan, insan ile barışamaz. Gördüğü insan kardeşini sevmeyen de görmediği Yüce olan Tanrı’yı sevemez.

Barışı Yaşamak