Ne!? Yeni Bir İncil Mi Bulundu?
Yine ve yine, yıllık İncil keşif dönemleri başlatmış bazıları. Bugün okuduğum Milliyet haberine göre (Kaynağı: Bugün) Ankara Adalet Sarayı’ndaki adli emanette bir İncil bulunmuş. ”Papapapa” derdi rahmetli manevi dedem; enteresan, şaşırtıcı ya da iftiracı söylemler karşısında. Bu onun ünlemiydi. Ben de bu konuda bir ünlem koymak istiyorum. Bu ünlemle biraz olsun kızgınlığımı belirtmek istiyorum. Neden mi?
Nedeni çok basit
Yıllardır tutturdular bazıları, ”Yok efendim orada bir İncil bulundu, yok efendim başka bir yerde bir İncil bulundu.” Maşallah her yer İncil kaynıyormuş da, haberimiz yokmuş. Önce tutturdular Barnabas diye. Sonra onun foyası ortaya çıktı. Foyası ortaya çıkınca 80’lerde tutturdular bir Hakkari İncil’i, ki hala ne olduğu neyin nesi olduğu belli değil. Güya bunu da havari Barnabas yazmış. Bu haberlerden sonra bir sürü komplo teorileri yazıldı.
Yani anlayacağınız, bu İncil haberi komplo teorisyenlerine yaradı bir nevi. Kitaplar satıldıkça satıldı. Tabi, işin gerçeği nedir, diye soran yok tabi ki. Bizim kültür de varsın bir olay olsun, bir malzeme çıksın, bir aksiyon olsun.
Sene 2012 oldu hala Hakkari İncilinin ne olduğu ile ilgili bilimsel bir açıklama duymadık. Acaba bu İncil şişirme bir haber miydi? Dediğim gibi komplo teorileri üretmek için ve ya üretilen bu teori ve romanların içerisinde belli bir düşünceyi aktarmak için kullanılan bir yöntem miydi bu?
Şimdi bu Hakkari’deki İncil gitti ve yerine nur topu gibi bir Ankara İncil’i çıktı. Beni şaşırtan nokta ise, neredeyse tüm gazeteler bu haberi manşetten duyururlarken, Hristiyanlığı sarsacak İncil diye adlandırmaları. Halbuki bu haberi yapmadan önce bir gazetecinin ve habercinin görevi, öncelikle bu materyalin ve onun ile ilgili bilgilerin doğruluğunu araştırmaktır.
Haberlere göre, ”İncil 1500 yıllık ve Aramice dilince ve Süryanice alfabesinde yazılmış.” Yahu hiç mi bilmezsiniz şu an elimiz de İ.S. 125 yılına ait İncil el yazması var. Hatta 3. yy’dan kalma tüm İncil’i içeren kodeksler var. Ama tabi dediğimiz gibi iş, komplo teorileri üretmek, çamur atmak, milletin inanç değerlerini böyle ayakta tutmak olduğu için, bu gibi bilgiler önemli değil onlar için. Dendiğine göre bu İncil Arami dilinde Süryani alfabesinde yazılmış!
Bakın önemli olan birkaç nokta var. Birincisi, ”İsa sadece Aramice mi konuştu?” sorusu ile ilgilidir. Eğer İsa sadece Aramice konuşmuş olsaydı, o zaman Aramice olabilecek bir İncil’in önemi olurdu. Ama İsa’nın Grekçe’de konuşmuş olacağı ile ilgili elimizde çok sayıda ipucu ve delil vardır. Öncelikle İsa bir Nasıralı olarak Ptolemais liman şehri ile Scythopolis adındaki güney kenti arasındaki popüler bir ticaret güzergahının tam ortasında yaşıyordu. Nasıra’dan 5 km uzaklıktaki Sepphoris kenti de Grekçe’nin oldukça yoğun konuşulduğu yerdi. İsa bu bölgelerde yaşadı ve seyahat etti. Şunu da unutmamalıyız ki, Grekçe o zamanın ortak dildi.
Bugün nasıl çoğu kişi İngilizceyi ortak dil olarak görüp konuşuyorsa, o zaman da Grekçe böyle bir ortak dildi. Bunun yanı sıra, İncil’i okuduğumuz da İsa Mesih’in birçok defa yabancı kişilerle diyaloğa girdiğini de görüyoruz. Örneğin Romalı yüzbaşı. İsa onun Grekçe konuşmuş olmalıydı. Bu tip nedenlerden dolayı İsa’nın sadece Aramice konuştuğunu düşünmek çok mantıklı olmayacaktır.
Ayrıca İncil’in ilk olarak Grekçe olarak yazıldığı ilk dönem kilise babaları tarafından doğrulanır. Bahsettiğim kilise babaları, İsa’nın öğrencilerinin, yani elçilerin öğrencileri ya da elçilerin öğrencilerinin öğrencileridirler. Bu tanıklıklar ile ilgili elimizde günümüze ulaşmış belgeler vardır.
Aslında bu haberciler her gün yeni bir İncil bulmak yerine, İncil kelimesinin ne anlama geldiğini öğrenseler, kendileri adına daha yararlı olacaktır. Böylece İncil’in, ”Müjde” yani, ”İyi Haber”anlamına geldiğini ve bu Müjde’nin, yani İyi Haberin de Tevrat ve Zebur’da geleceği söylenen Mesih’in, yeryüzüne geldiği ve tüm insanlık için çarmıhta öldüğü ve üç gün sonra dirilerek adına iman edenlere sonsuz yaşam verdiğini bildiren, ”İyi bir haber” olduğunu anlayacaktır.
Sonuç itibariyle, gazetelerde ya da orada burada, ”İşte gerçek İncil bulundu” ya da ”Hristiyanlığı sarsacak İncil bulundu” gibi ifadeler herhangi bir gerçeklik içermeyeceklerdi. İsa Mesih öğrencilerine kendisi hakkında ne düşündüklerini sorduğunda, havari Petrus, ”Sen yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” diye karşılık vermişti. İsa Mesih’de ona, ”Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus’sun ve ben kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.”(Matta 16:18) demiştir. İsa Mesih Petrus’un ikrar ettiği bu beyan üzerine, yani kendisinin, ”Yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih” oldu gerçeği üzerine inşa etmiştir.
Yıllar boyunca çeşit çeşit kişi ve gruplar bu kiliseyi yok etmeye çalışmış, ama başarılı olamamışlardır. Bugün de bu tür sözde sarsıcı ama boş iddialar ne kadar çok olurlarsa olsunlar, Kilise yine dimdik ayakta duracaktır. Çünkü Kiliseyi ayakta tutan şey, Tanrı’nın Gerçeği’dir.
Esen Kalın