Tarihsel İsa ve Çarmıhının Anlamı
Günümüzdeki bir inanca göre Hz. İsa’nın kendisi çarmıhta ölmemiştir. Birisine çıkıp, İsa Mesih çarmıhta öldü, dediğimizde, bize verilen cevap hemen şu olur, ‘’Haşa! İsa (sav) ölmedi ama onun yerine başka birisi ölmüştür. Allah da İsa’yı göğe, kendi katına yükseltmiştir.’’. İlk bakıldığında kulağa, olabilir, gibi gelen bu inanç ya da söylem, aslında gerçekle ne kadar uyumludur? Gerçekle uyumlu değilse, bu düşünce insanlara neden ve nereden gelir?
Bir olayın olup olmadığını öğrenmenin en uygun ve güvenilir yolu, herhalde tanıklıklara başvurmak olacaktır. Zaten bugün batı dillerinde, ‘’Tarih’’ sözcüğüne karşılık gelen Historia sözcüğü Yunanca’da, gözle tanıklık etmek, anlamındaki, ‘’Histor’’ sözcüğünden türemiştir. Anlamı soruşturmak, öğrenmeye çalışmak, delilleri incelemektir. Bu yazıda da, ‘’ Çarmıh’’ olayının derinlerine inip olayın görgü tanıklarına başvurarak, tarihteki bu önemli olayı soruşturup delilleri inceleyeceğiz.
İsa Çarmıh’ta Öldü mü?
Aslında başlangıç noktamız İncil’in kendisi olacaktır. Çünkü İncil yapısı itibariyle İsa Mesih’in hayatını anlatan en eski kitap olarak günümüze ulaşır. İncil’in vahiysel olmasının yanında, tarihsel bir yapısı da vardır. Daha önceden de tanımını yaptığım gibi İncil, Tanrı’nın Ruhu tarafından İsa Mesih’in yaşamına tanık olmuş kişiler ya da bu kişilerin yönlendirip yazdırdığı kişiler aracılığıyla yazıya dökülmüş olan müjdedir. İncil’in içerisindeki ilk ‘’Dört Kitap’’ olan Matta, Markos, Luka, Yuhanna; İsa Mesih’in yeryüzündeki hizmetini bizlere aktarır.
Bu dört kitapta İsa Mesih ile ilgili olarak gördüğümüz ilginç bir gerçek, O’nun sürekli olarak öldürüleceğinden bahsetmesidir. Bu ayetlere kısaca bir bakalım:
Bunun üzerine bazı din bilginleri ve Ferisiler, “Öğretmenimiz, senden doğaüstü bir belirti görmek istiyoruz” dediler. İsa onlara şu karşılığı verdi: “Kötü ve vefasız kuşak bir belirti istiyor! Ama ona Peygamber Yunus’un belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecektir. Yunus, nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa, İnsanoğlu* da üç gün üç gece yerin bağrında kalacaktır. (Matta 12:38-40)
İsa, İnsanoğlu’nun çok acı çekmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerince reddedilmesi, öldürülmesi ve üç gün sonra dirilmesi gerektiğini onlara anlatmaya başladı. (Markos 8:31; Luka 9:22)
Yahudi yetkililer İsa’ya, “Bunları yaptığına göre, bize nasıl bir belirti göstereceksin?” diye sordular. İsa şu yanıtı verdi: “Bu tapınağı yıkın, üç günde onu yeniden kuracağım.” Yahudi yetkililer, “Bu tapınak kırk altı yılda yapıldı, sen onu üç günde mi kuracaksın?” dediler. Ama İsa’nın sözünü ettiği tapınak kendi bedeniydi. İsa ölümden dirilince öğrencileri bu sözü söylediğini hatırladılar, Kutsal Yazı’ya ve İsa’nın söylediği bu söze iman ettiler. (Yuhanna 2:18-22)
İsa bu konuşmaları yaptığında, aslında gelecekte ne olacağını da biliyordu. Bunlara ek olarak aslında Tevrat, Zebur ve Peygamberlikler de buna tanıklık ediyor ve Mesih’in nasıl ihanete uğrayacağını, kendisiyle nasıl alay edileceğini, nasıl çarmıha gerileceğini, elbisesi için kura çekileceğini ve daha birçok şeyi önceden bildiriyordu (bknz. Zekeriya 11:12 -13, Mezmur 22, Yeşeya 53:7, Yeşeya 50:6, Mezmur 69:21 … ).
Bütün bunlardan sonra ise, Müjde yazarlarının tanık olduğu ve bizlere söylemiş olduğu şey şudur, ‘’ Mesih İsa çarmıh’a gerildi ve bizler için kendi hayatını verdi.’’
Bunun üzerine Pilatus İsa’yı, çarmıha gerilmek üzere onlara teslim etti. Askerler İsa’yı alıp götürdüler. İsa çarmıhını kendisi taşıyıp Kafatası İbranice’de Golgota denilen yere çıktı. Orada O’nu ve iki kişiyi daha çarmıha gerdiler. Biri bir yanda, öbürü öteki yanda, İsa ise ortadaydı. Pilatus bir de yafta yazıp çarmıhın üzerine astırdı. Yaftada şöyle yazılıydı: NASIRALI İSA YAHUDİLER’İN KRALI …. Askerler İsa’yı çarmıha gerdikten sonra… (Yuhanna 19:16-19,23)
Sonra valinin askerleri İsa’yı vali konağına götürüp bütün taburu başına topladılar. O’nu soyup üzerine kırmızı bir kaftan geçirdiler. Dikenlerden bir taç örüp başına koydular, sağ eline de bir kamış tutturdular. Önünde diz çöküp, “Selam, ey Yahudiler’in Kralı!” diyerek O’nunla alay ettiler. Üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular. O’nunla böyle alay ettikten sonra kaftanı üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germeye götürdüler. (Matta 27:27-31)
Şimdiye kadar gördüklerimizden, Tevrat, Zebur ve Peygamberliklerin yanı sıra, İsa Mesih’in kendisinin ve Müjde yazarlarının bildirdiği şey, ‘Çarmıh’ın kendisidir. Bunlar kendi başlarına bile sadece tarihsel güvenirliliklerinden dolayı güvenilirdirler. ”Peki ama, ‘Çarmıh’ ile ilgili elimizde bu kayıtlardan başka bir şey yok mu? ’’ diye soranlar olacaktır. Hamdolsun ki böyle düşünen kişiler için bile bugün elimizde yeterli miktarda delil ve tarihsel kayıt mevcuttur. Birkaçına birlikte bakalım:
Romalı Tarihçi Tacitus Annals (Tarihi Olaylar) adlı eserinde, ‘’Tiberiyus bölgesini yöneten Pontius Pilatus’un kararı ile öldürülen İsa Mesih’ten bahseder’’. yazdı. 1
İlk Yüzyılın Yahudi tarihçisi Josephus, İsa adında bir kişinin yaşadığını ve Pilatus’un O’nu çarmıha gerilmeye ve ölüme mahkum ettiğini yazdı. 2
Yahudi Talmudunda İsa’dan bahseder, “İsa Fısıh’tan bir gün önce çarmıha gerildi. Kırk gün boyunca öldürüleceği duyuruldu. Çünkü O bir sihirbazdı, İsrail’i aldatıp saptırmayı amaçlamıştı. Birinin kendisini savunmasını istedi. Kimse çıkmayınca Fısıh akşamı çarmıha gerildi. O’nu savunma cüretini kim gösterebilirdi? O, bozguncunun biri değil miydi? Peygamberlerde şöyle denilmiştir: ‘Böylesini dinlemeyeceksin, gözün ona acımayacak, onu gizlemeyeceksin. Fakat onu mutlaka öldüreceksin.’” 3
Filistinli bir tarihçi olan Thallus (M.S. 52), Mesih’in çarmıha gerildiği zaman çöken karanlıktan söz eder. 4
British Museum’da korunulan Mara bar Seraion tarafından şu soruyu soran Süryanice bir el yazması belge de (M.S. 73 civarı) mevcuttur, ‘’Yahudiler Krallarını öldürmekle ne gibi bir çıkar sağladılar? Bu olaydan hemen sonra egemenlikleri feshedildi.’’ 5
Bu alıntı yaptığım kişiler birer Hristiyan değildi, hatta bazıları Hristiyan karşıtıydı. Fakat buluştukları ortak nokta, Mesih’in çarmıhı ve ölümü oldu. Bizlerin de bu konuyu irdelerken yapmamız gereken şey, bu meseleyi inceleyen kişilerin tanıklıklarına bakmak olmalıdır; ki onların tanıklıklarına baktığımızda gördüğümüz şey, dediğim gibi Mesih’in çarmıhından başka bir şey olmayacaktır.
Son olarak, şunu söylemek istiyorum, ilk yüzyıllarda Hristiyan olarak adlandırılan kişilerin inançlarının temelinde bulunan şey, Mesih’in çarmıhından ve dirilişinden başka bir şey değildi. Eğer bir Hristiyan için Mesih ölmemişse dirilemez ve dirilmediyse de Mesih’e imanın hiçbir faydası yoktur. Elçi Pavlus da bunu beyan eder (bknz. 1. Korintliler 15. bölüm)
Thomas Arnold, on dört sene boyunca Rugby’nin okul müdürlüğünü yaparak ün kazanmıştır. Üç ciltlik Roma Tarihi isimli meşhur eserin yazarıdır. Oxford’un modern tarih kürsüsüne atanmıştır, tarihsel gerçekleri belirlemede delillerin kıymetinden kesinlikle haberdar bir şahsiyettir. Kendisi şu ifadelerde bulunmuştur:
Uzun yıllar boyunca, geçmiş medeniyetlerin tarihlerini ve bu tarihleri yazanların sunduğu delillerin ağırlığını inceledim. İnsanlık tarihi boyunca yazılanlar arasında, Tanrı’nın bizlere İsa Mesih’in ölmesi ve ölümden dirilmesi ile verdiği büyük işaret kadar, adil bir araştırmacıya etkin bir şekilde ispatlanan ve her türden delili ihtiva eden başka bir olay mevcut değildir. 6
Peki ülkemizdeki bu yanlış anlayış nereden kaynaklanmaktadır? Bunun aslında nedeni açıktır. Bu, İslamiyetin ve Hristiyanlığı öğretmiş olduğu öğretişlerin farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Bu konuya bu yazıda değinmeyeceğim, ama sizlere sormak istediğim şey şudur:
Bizler neye güvenmeliyiz?
Tanrı’nın Tevrat, Zebur, Peygamberlikler ve İncil’le söylemiş olduğu kefaret bildirisine mi, yoksa başka bir inanca mı?
Tarihsel olarak günümüze ulaşmış görgü tanıklarının ve tarihçilerin belgelerine mi yoksa Çarmıh’tan yüzlerce yıl sonra ortaya çıkmış olan bir kitaba mı?
______________________________________
Dipnotlar:
1. Tacitus, Annals, 15.44. Bruce tarafından aktarıldı.
2. Josephus, Antiquities, 18:3
3. Talmud’un 1943 Amsterdam baskısı, syf 42.
4. Geisler, Norman; Çarmıh ve Hilal; syf 417.
5. Geisler, Norman; Çarmıh ve Hilal; syf 418.
6. McDowell, Josh; Hüküm Talep Eden Yeni Kanıtlar; syf 244