Doğru Bildiğimiz Yanlışlar


Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

Toplumumuzda Hristiyanlıkla ilgili ta küçüklüğümüzden beri bize öğretilen ya da duyduğumuz pek çok bilgimiz vardır. Ancak acaba bunların kaçı doğru kaçı yanlış? İşte aşağıda toplumumuzda çok yaygın olan ve doğru bildiğimiz bazı yanlışlar sıralanmıştır.

 

Yanlış: İncil Papazlar tarafından sonradan yazılmış ve değiştirilmiş bir kitaptır.

Doğru: Bu konu senelerdir ülkemizde tartışılan, hatta ders kitaplarında da böyle öğretilen bir konudur. Ancak günümüzde bu kanı yavaş yavaş değişmektedir. Çünkü İncil’in değiştiğini söylemek, Tanrı’ya hakaret etmektir.

Şöyle ki; Tanrı kendi kitabını koruyamayacak kadar zayıf mıdır ki, kendi kitabının değiştirilmesine izin versin? Bu bir gerçektir. Başka bir gerçekse; bilimsel gerçeklerle de İncil’in değiştirilmediği ispatlanmıştır. Qumran yazıtları denilen ve Lut gölü yakınlarında bir çoban tarafından bir mağarada bulunan el yazmalarında, M.Ö 2. yüzyıla ait Kutsal Kitap nüshalarına rastlanmıştır. Bu nüshalar bugün kullandığımız Kutsal Kitap’la aynıdır. Grekçe olarak yazılan, M.S 130 yılına ait olan İncil’in Yuhanna kitabının nüshaları, İngiltere’deki ünlü bir kütüphanede bulunmaktadır. (John Rylands) Ayrıca Grekçe’de 2. yüzyılın başları ile 16. yüzyılın başları arasında yazılan İncil’e ait 500’den fazla nüsha bulunmaktadır.

İncil’in değiştirildiğini iddia eden hiç kimse, bu güne kadar orijinaline ne olduğu ya da nerede olduğu konusunda hiçbir kanıt gösterememiştir.

 

Yanlış: İlk önce Tevrat, sonra onun yerine Zebur, sonra da onun yerine İncil gelmiş; böylece birbirlerini fethetmişlerdir.

Doğru: Bu toplumumuz da en çok rastlanan ve doğru bilinen bir yanlıştır. İsa Mesih Tevrat’ı ya da Zebur’u geçersiz kılmaya değil tamamlamaya gelmiştir. İsa Mesih şöyle demiştir, ”Kutsal Yasayı (Tevrat) ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil tamamlamaya geldim.“ (Matta 5:17).

Tanrı’nın sözleri her devirde geçerlidir. Tanrı’nın her devir için yeni bir mesajı yoktur. Tanrı insanın her bozduğu kitabın yerine yeni bir kitap göndermemiştir. Tanrı’nın tek bir mesajı ve tek bir Kutsal Kitap’ı vardır. Tanrı çağlar boyu insanlara kendi Kutsal Ruhu ile seslendi. Tevrat, Peygamberlerin sözleri ve İncil; birbirlerini tamamlayan Tanrı sözleridir. Hristiyanlar bütün bu kitaplara inanırlar ve okurlar. Kutsal Kitap hakkında daha fazla bilgi almak için, “Size bir müjdemiz var” kitapçığını okumanızı tavsiye ediyorum.

 

Yanlış: Hristiyanlar üç tanrıya inanırlar.

Doğru: Çok Tanrılı dinlere inanan Roma İmparatorluğu Hristiyanlığın ilk yıllarında Hristiyanları, “Ateist”, yani tanrısız olarak nitelemişlerdir. Bunun nedeni de Romalıların görünen mitolojik ve bir sürü tanrılara inanırken, Hristiyanların görünmeyen tek bir Tanrı’ya inandıklarını söylemiş olmalarıydı. Romalılara göre, görünmüyorsa bu tanrı yoktu.

Bu gün de Hristiyanlar ciddi bir suçlamayla karşı karşıyadırlar. Kutsal Kitap’a göre Tanrı birdir. Ancak Tanrı kavramı bu teklik içinde üç şahsiyet barındırmaktadır. Tanrı’nın Özü, yani Baba; Tanrı’nın Sözü, yani Oğul olan İsa Mesih ve Tanrı’nın Ruhu, yani Kutsal Ruh’tur. Böyle bir gerçek ne yazık ki dünyasal hiçbir örnekle mükemmel bir şekilde anlatılamaz.

Eski Antlaşma’da Tanrı şöyle der, “Suretimizde benzeyişimizde insan yapalım” Bu ayetlerde ki çoğul konuşma dikkatinizi çekmiştir. Ancak şöyle devam eder ayet “Ve Allah insanı kendi suretinden yarattı” (Yar. 1:26)

Üçlü birliğin bir örneğidir bu. Ancak üçlü birlik öğretisi İncil’de daha açık belirtilmiştir. Özellikle şu ayet  çok açıktır, ”Gidin bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin.” (Matta 28:19)

Hristiyanlar Tek tanrı’ya inanmaktadırlar. Ancak Tanrı’nın Üçlü Birlik doğasına da iman ederler. (Daha fazla bilgi için Hakikat Bilgisi kitabına bakabilirsiniz.)

 

Yanlış: İncil gökten indirilmiş bir kitaptır.

Doğru: Bu inanış aslında Hristiyanlıktaki Vahiy kavramının toplumuzda yaygın olan vahiy kavramıyla aynı olmamasından kaynaklanır.

Genellikle toplumumuzdaki vahiy; ‘Tanrı bir insana direk olarak sözlerini söyler ve o da bir yazıcı gibi Tanrı’nın sözlerini dikte eder’dir. Ancak Hristiyanlıktaki vahiy kavramı bundan farklıdır: Tanrı Sözlerini insanlara iletmek için, yine insanları kullanmıştır. İnsanların kendi karakterlerini kendi zeka ve hayat tecrübelerini göz önüne de alarak, Kutsal Ruh tarafından esinlenerek Kutsal Kitap kaleme alındı. 40’tan fazla kişi Kutsal Kitap bölümlerini yazmıştır.

Kutsal Kitaplar tek tek kişilere indirilmemiş, pek çok kişiye Tanrı’nın Ruhu tarafından esinlenerek yazmışlardır. Şöyle diyor İncil’de, ”Öncelikle şunu bilin ki Kutsal Yazılardaki hiçbir peygamberlik sözü kimsenin özel yorumu değildir. Çünkü hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’nın sözlerini ilettiler.” (2. Petrus 1:20-21)

Aynı zamanda İsa Mesih’in kendisi de Söz’dür. “Başlangıçta söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı.” (Yuhanna 1:1)

 

Yanlış: Bir sürü İncil vardır. En az dört tane!

Doğru: Şu gerçeği tekrar belirtmekte yarar görüyoruz: İncil tektir. Çünkü İsa’nın kendisi, “İncil”, yani Müjdedir. Eski Antlaşma, O’nun geleceğini önceden haber verirken, Yeni Antlaşma yazıları O’nun gelmiş olduğunu müjdeler ve O’ndan kaynaklanan yeni oluşumu açıklar.

Kısaca açıklamaya çalıştığımız, İsa’nın müjdesi, İncil’deki ilk dört bölüm arasında görülen farklılıklar, Tanrısal bir amacın parçalarıdır. Bu dört farklı bakış açısı, tek olan Rab’bin kişiliğini bütünleyen açıklamalardır. Her bir bölümün kendine özgü ayrıntılarında ve vurgulamalarında Tanrı’nın seçtiği Kurtarıcı’nın dört kusursuz portresini görebiliriz.

Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamını anlatan dört yazarı ele alalım. Birisi onun bir komutan olarak yeteneklerinden söz ederken, Çanakkale Savaşından bazı olayları yazar. Bir başkası ona büyük bir sosyal reformcu olarak ilgi duyuyorsa, onun bu özelliğini yazılarına yansıtır. Bir diğeri de, eğer konuşma yeteneğiyle ilgileniyorsa, bazı ünlü sözlerini ve konuşmalarını seçer. Biyografide yer alan olayların seçilip düzenlenmesi, amacına bağlı olur. Sonunda ortaya çıkan biyografiler birçok bakımdan birbirlerinden farklı olsa da, yine de her biri Atatürk’ün tamamen geçerli bir biyografisidir. İşte, “İncil” yazarları için de durum aynıdır. Her birinin kendi amacı vardır: bu yüzden her biri kaydedilmiş olan gerçekleri kendisine göre seçmiş ve düzenlemiştir.

Buna karşın İncil’in önemli bir yönü vardır ki, bu her dört anlatımda da bulunur: Bu, İsa’nın doğumu, vaftiz olması, mucizeleri ya da dağda görünümünün değişmesi değil; çarmıhtaki ölümü ve ölümden dirilişidir. İsa’nın günahları bağışlatan kurban olarak ölmesi ve üç gün sonra dirilerek göğe alınması, her dört kitapçıkta bütün ayrıntılarıyla anlatılır. Öyle ki, Tanrı’nın bütün insanlara sağladığı bu büyük kurban, Kutsal Kitap’ın en derin sırrı ve gerçek müjdesidir.

Yeni Antlaşma, yani İncil (Müjde) olarak da bilinen bu bölüm, 4 müjde kitapçığı, Elçilerin İşleri, 21 mektup ve Vahiy’den oluşur. İncil öncelikle İsa Mesih’in doğumu, yaşamı, öğretişlerini ve çarmıha gerilmesiyle ondan sonra olan olayların anlatıldığı dört müjde kitapçığıyla başlar. İsa Mesih’in ölümünden sonra elçilerinin yaptıkları ve müjdenin yayılma sürecini anlatan Elçilerin İşleri kitapçığıyla sürer. Yeni Antlaşma, bu kitapçıkların ardından Elçilerin çeşitli topluluk ve insanlara yazdıkları mektuplar ve Elçi Yuhanna’ya Tanrı tarafından gelen Vahiy kitapçığıyla son bulur.

Aslında İncil bir kitabın adı değildir. Dünyanın tek kurtarıcısı olan İsa Mesih hakkında çok önemli bir mesajdır. İsa’nın kendisi, Müjde, yani İncil’dir.

 

Yanlış: Çarmıhta ölen İsa değil bir başkasıydı.

Doğru: Nostradamus adlı bir kahinin ismini duymuşsunuzdur. Her felakette bunun Nostradamus’un kehanet ettiğini, yine bildiğini gazeteler yazar. Pek çok bilim adamı sıfatlı kişi bile onun yazılarını araştırıp gelecekte neler olacağını tahmin etmeye çalışır. Ne yazık ki birçok insan bu tür şeylere inanmayı tercih ediyor. Nedense bu tür kehanetler gerçekleştikten sonra kehanet ettiği ortaya çıkar.

İsa Mesih’in çarmıha gerilmesi, Tanrı’nın gerçek sözlerinde önceden bildirilmiştir. Bu yüzden nasıl olur da inanılmadığını tam olarak anlamak mümkün değil.

Mesih’in öldürüleceği Tevrat, Zebur ve peygamberlerin yazılarında önceden bildirilmiştir.
İsa Mesih bizzat kendisi öleceğini ve üçüncü gün dirileceğini bildirmiştir. İncil’in birçok yerinde de Mesih’in insanların günahları için kendini kurban olarak sunduğu gerçeği konu alır.

Kutsal Kitap’ın ana mesajı, Tanrı’nın insanlık için bir kurtarıcı göndereceği ve bu kurtarıcının insanları günahlarından kurtaracağıdır. Bu da kurban kuzuları nasıl kanlarıyla insanların günahlarını örtüyorsa, bu kurtarıcı da vereceği canla insanların günahlarını ortadan kaldıracaktı. İsa Mesih’in çarmıha gerilmesi, Tanrı’nın planıydı.

Pek çok görgü şahidi de İsa Mesih’in çarmıha gerildiğini görmüştür. Bir Yahudi ünlü tarihçi Easebus, ve Romalı Takitus ve Thallus gibi tarihçiler de İsa’nın çarmıha gerildiğini kayda almışlardır.

 

Yanlış: Diyorlar ki İznik konseyinde bütün İncilleri ortaya koymuşlar, sonra bunların arasından dört tanesini seçmişler.

Doğru: Tarihi bir gerçeğin bu kadar saptırılmış olması ve topluma da böyle öğretilmesi çok şaşırtıcıdır. İznik konseyinde neler olduğu konusunda elimizde ve herkesin de kolayca bulabileceği pek çok belge vardır.

İznik konseyi esasen İsa Mesih’in Tanrılığı kavramına son noktayı koymak için toplanılmıştır. M.S 325’te toplanan bu konseye, dünyanın her tarafından gelen kilise önderleri, o çağda İsa Mesih’in Tanrılığı konusunda yanlış öğretiş yayan Aryus’un bu öğretişini tartışmışlardır. Sonunda da İznik Konseyin’de bir İnanç Bildirgesi yayınlayarak İsa Mesih’i, Tanrı’yla öz varlığa sahip olan olarak ilan ettiler.

Burada tartışılan bütün konular zaten var olan İncil ayetleri referans olarak kullanılarak yapıldı. Dünyanın her tarafında gelen kilise önderleri hiçbir merkezi sisteme bağlı değillerdi. Yani iddia edildiği gibi İncil seçmek ya da tahrif etme durumunda değillerdi. Tarihçilerin kaynaklarına göre (Bunlar Evstatyus, Evsebyus, Atanas’tır), İncil metninin ya da içeriği konusunda yapılan bir tartışma olduğu kaydedilmemiştir.

 

Yanlış: İsa Mesih sadece bir peygamberdi.

Doğru: Bu sadece kısmen doğrudur. Çünkü İsa Mesih sadece bir peygamber değildir. Toplumumuzda aynı zamanda İsa’nın Mesih olduğu da bilinir. Mesih kelimesi, “Tanrı tarafından seçilmiş” anlamına gelir. İsa Mesih Kutsal Kitap’a göre simgesel olarak Tanrı’nın Oğlu ve hatta üçlü birlik içinde Tanrı’dır. Bu gerçek Kutsal Kitap tarafından açıklanır.

İsa Mesih Kutsal Kitap’ın bildirdiği beklenen kurtarıcı, Rab’dir. Ölümüyle insanları günahlarında kurtarıp sonsuz yaşam vermiştir. Dünyanın sonunda da ölüleri ve dirileri yargılayacak olan Rablerin Rab’bi ve Kralların Kralıdır. İsa Mesih’in kimliği Kutsal Kitap’ın ana konusudur.

 

Yanlış: İncil’de İsa’dan sonra başka birinin geleceği bildirilmiştir.

Doğru: Bu iddianın kaynak gösterildiği ayet Şudur, ”Ama Baba’nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh size he rşeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak.” (Yuhanna 14:26)

Bu ayette geçen, “Yardımcı” kelimesi, Grekçe olarak, “Paraklitos”tur. Bazılarının iddia ettiği gibi hiç kimsenin isminin anlamına gelmez. Paraklitos Kutsal Ruh ile eş anlamlıdır. Yuhanna 15:26’ya göre Paraklitos, İsa Mesih’e tanıklık edecek ve O’nu yüceltecektir. Ayrıca İsa Mesih’in burada söylediği şeyler, Elçilerin İşleri 2. bölümünde anlatılan Kutsal Ruh’un gelişiyle gerçekleşmiştir.

 

Yanlış: Hepimiz aynı Allah’a inanıyoruz, hangi inançtan olduğun önemli değil.

Doğru: Aklın yolu birdir derler büyüklerimiz. Süleyman şöyle diyor, ”Öyle yol var ki, insana düz gibi görünür, ama sonu ölümdür.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 16:25)

Pek çok insan temiz bir kalbin ya da doğruluğun, iyilik yapmanın Tanrı’ya giden yol olduğunu düşünüyor. Ancak İsa Mesih şunu açıkça belirtmiştir, “Yol gerçek ve yaşam Benim. Benim aracılığım olmadan kimse Tanrı’ya gidemez.” (Yuhanna 14:6)

Bu gerçek pek çoğumuz için kesin ve sert görünebilir. Ancak Kutsal Kitap’a inana bir kişi için Tanrı’nın planı içinde, İsa Mesih’in çarmıha gerilip dirilmesinin amacı vardır. Bu amaç Başlangıçta Adem ve Havva’nın Tanrı’ya karşı gelmesiyle dünyaya girmiş olan ve insanların her birine bulaşmış olan günahı ortadan kaldırmasıdır. Bu günah ortadan kalkmadan İsa’nın Tanrı’yla barışması olanaksızdır. Bu yüzden İsa Mesih olmadan yani O’nun çarmıhta öldüğüne ve dirildiğine iman etmeden, Tanrı’yla barışıp cennete gidemeyiz.

 

Yanlış: Bütün peygamberler günahsızdır. Hiçbiri günah işlemedi.

Doğru: İncil şöyle der, ”Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı.” (Romalılar 3:23)

Ta başlangıçta yaratılan ilk insan olan Adem, kendi iradesiyle Tanrı’ya karşı geldi ve Tanrı’dan uzak kaldı. Günah onun aracılığıyla dünyaya girdi. Ondan sonra gelen iki oğlundan biri diğer kardeşini öldürdü. Bu durum böylece sürüp gitti. Musa öfkelendiği için 40 yıl özlemle görmeyi beklediği Vaat edilen diyara giremedi. Davut peygamber bir başkasının karısına göz dikti. Bu uğurda adamın ölmesini istedi. Bu liste böyle uzar gider.

İsa Mesih’ten başka hiç kimse günahsız değildir. O çünkü Tanrı’nın Oğludur (Mecazi olarak). Ancak annesi Meryem Kutsal Ruh’tan (Yani dünyasal bir babadan değil) gebe kaldı (Bir ilişki sonucu değil, mucize sonucu). Böylece bütün insanlık için kurban olacak Mesih doğdu. İnsanlık Adem ile başladığı için, o günah işlediğinde herkes günahlı olarak doğmaktadır. Ancak İsa Mesih böyle değildi. Bütün dünya tarihinde tek günahsız kişi İsa Mesih’in kendisidir.

 

Yanlış: Hristiyanlık bize Batı’dan gelen bir dindir.

Doğru: Türkiye toprakları pek çok kültüre ev sahipliği yapmıştır. Böyle zengin bir kültür içinde yaşadığımız için çok şanslıyız. Ancak toplumumuz bunun ne kadar farkında? Anadolu topraklarının bu zenginliği bize ne kadar öğretiliyor? Bu tartışılır.

Hristiyanlığın her zaman Avrupa’dan ya da Amerika’dan, Anadolu topraklarına geldiği ya da yayılmaya çalışıldığı halk arasında yaygın bir inançtır. Ancak tarih bunun tam tersini söyler. Eğer İncil’in Elçilerin İşleri bölümünü okursanız, Kudüs’ten sonra ikinci büyük kilisenin Antakya’da olduğunu okuyabilirsiniz. Ayrıca tarihte ilk kez İsa Mesih’e inan kişilere Mesihçiler anlamına gelen, “Hristiyan” adı Antakya’da verilmiştir.

Vahiy kitabındaki İsa Mesih’in seslendiği yedi kilise Türkiye topraklarındadır. Efes, İzmir, Bergama, Tiyatirai Sart, Filedelfiya, Laodikya kiliseleri Ege bölgesindedir. Pavlus’un yolculukları Anadolu topraklarından geçer. İncil’in mektuplar kısmındaki mektupların çoğu Anadolu’daki kiliselere yazılmış olan mektuplardır. Galatyalılar, Efesliler, Koloseliler ya da Yuhanna ve Petrus’un hitap ettiği topluluklar Anadolu toprakları içindedir.

Aslında Hristiyanlık Batı’dan Anadolu’ya değil, tam tersine Anadolu’dan Batıya yayılmıştır. Bu çok önemli bir gerçektir.

Esen Kalın